Esas No: 2020/98
Karar No: 2020/234
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/98 Esas 2020/234 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 87-6
Nitelikli yağma suçundan sanıklar ..., ... ve ...’in TCK’nın 149/1-c-h, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 9 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 14.01.2016 tarihli ve 87-6 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 11.12.2019 tarih, 1048-6186 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.01.2020 tarih ve 137148 sayı ile;
"Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; Somali uyruklu olup İtalya"da ikamet etmekte olan müştekinin olay gecesi saat 21.00 sularında İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Taksim civarında dolaşmakta iken sanıklardan ...ile tanıştığı ve eğlenmek amacıyla birlikte sanıklardan ...un garson diğer sanık ..."in ise işletmeci olarak çalıştığı işletmeye geldikleri, burada ...ile birlikte bir masaya oturduktan ve içecek sipariş ettikten sonra da iddiaya göre rızası olmadan savunmalara göre ise müştekinin isteğiyle masaya iki bayanın geldiği ve onlara da içki siparişi yapıldığı, müştekinin hesabı istemesi üzerine de yine iddiaya göre 420 TL savunmalara göre ise 280 TL hesap getirildiği ve hesabın çok olduğu düşüncesiyle itiraz eden müştekiye karşı basit cebir ve tehditte bulunularak 100 ABD doları ve 80 TL parasının zorla alındığı, müştekinin polise şikâyeti üzerine de sanıkların yakalanarak haklarında kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda her üç sanığın da birlikte yağma suçunu işlediği gerekçesiyle, TCK"nın 149/1-c-h ve 62. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 9"ar yıl 2"şer ay hapis cezası ile tecziye edildikleri olayda; sanıkların savunmaları ve olayın gerçekleşme şekli itibarıyla eylemlerine TCK"nın 150/1. maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı konusunda yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Zira, dosya içerisinde suçun işlendiği işletmeye ait ücret tarifesi ve müştekinin masasına yapılan siparişleri içeren adisyon fişi bulunmamaktadır. Tüm savunmalarda, müştekinin isteğiyle yapılan servis ve hizmet bedelinin tahsil edildiği ortak nokta olmasına ve bu savunmaların müştekinin beyanlarıyla kısmen doğrulanmasına göre, işletmeye ait suç tarihindeki yiyecek ve içecek ücret tarifesi ile müştekinin masasına yapılan hizmet dökümünü gösteren adisyon fişi, hesap döküm pusulası ve var ise yazar kasa fişi veya faturanın dosya içerisinde denetime elverişli şekilde bulundurulması ve alınan para ile kıyaslamasının yapılarak sonucunda, "hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil maksadıyla" atılı tehdit ve cebir fiilinin işlenip işlenmediği değerlendirilmelidir.
Ayrıca, aynı suçtan yargılanan sanıklar ... ve ..."nın önce zorunlu sonra da vekaletnameli olarak 05.11.2015 tarihli celseden itibaren mahkûmiyete dair hükmün tefhim edildiği ve son savunmanın yapıldığı karar celsesine kadar aynı müdafi ile temsiline imkan tanınması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, CMK."nın 152, 1136 sayılı Avukatlık Yasası"nın 35 ve 38. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu sebeplerle; sanıkların eylemine 5237 sayılı Yasa"nın 150/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen araştırma yapılması ve savunma hakkının kısıtlandığı düşüncesiyle sanıklar lehine olarak hükmün bozulması" gerektiği görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.02.2020 tarih, 133-351 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklar ... ve ... arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığının, buna bağlı olarak da aynı müdafinin hukuki yardımından yararlanmalarının savunma hakkının sınırlanması niteliğinde olup olmadığının,
2- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yağma suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli hâlinin düzenlendiği TCK"nın 150. maddesinin 1. fıkrasının uygulanma koşullarına yönelik eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulup kurulmadığının,
Belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; davadan haberdar edilmeksizin yokluğunda hüküm kurulan ve katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören..."ye gerekçeli kararın tebliği sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Şikâyetçi..."nin, 13.09.2013 tarihinde gece saatlerinde eğlenmek için İstiklal Caddesine gittiği, bu sırada tanıştığı sanık ..."in ısrar ederek kendisini ... isimli mekana götürdüğü, mekândan hoşlanmayıp çıkmak istemesine rağmen sanık ..."in kendisini zorla bir masaya oturttuğu, daha sonra şikâyetçinin davet etmemesine rağmen iki kadının masaya geldiği, sipariş vermemesine rağmen söz konusu yerde garson olarak çalışan sanık ..."un kendisine ve masada oturan kadınlara içki servisi yaptığı, şikâyetçinin içeceğini bitirip kalkmak istemesi üzerine sanık ..."un 420,00 TL"lik hesabı getirdiği, şikâyetçinin miktara itiraz etmesi üzerine mekânın işletmecisi olan sanık ..."in masaya gelerek hesabı ödemek zorunda olduğunu söylediği ve sanıkların şikâyetçinin elindeki cüzdandan 100 Dolar ve 80,00 TL alarak şikâyetçiyi dışarıya çıkardıkları iddiasıyla kamu davası açıldığı,
Şikâyetçi... kollukta verdiği ifadesinde ikamet ve iş yeri adresi olarak Bologna- İtalya adresini bildirdiği,
27.05.2014 tarihli tensip zaptında şikâyetçi..."nin şikâyet ve delillerinin tespiti için İtalya adli makamlarına talimat yazılmasına, talimata iddianame, ifade örneği ve teşhis tutanağının eklenmesine karar verildiği,
Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine hitaben yazılan 26.09.2014 tarihli talimat müzekkeresi ile ekte sunulan kanun maddeleri, iddianame ve şikâyetçinin ifade suretinin Türkçe"den İtalyanca"ya çevrilmesinin talep edildiği, Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 31.10.2014 tarihli ve 385 talimat sayılı yazısı ile bu belgelerin İtalyanca"ya çevrilerek gönderildiği,
02.12.2014 tarihli üçüncü celsede de şikâyetçi... yurt dışında yaşadığından dosya kapsamı itibarıyla dinlenmesi konusundaki ara karardan vazgeçilmesine karar verildiği,
Şikâyetçi ...’ye gerekçeli kararın tebliğ edilmediği,
Anlaşılmaktadır.
... Kollukta; Somali"den İtalya’ya aktarmalı olarak gitmek için 13.09.2013 tarihinde saat 17.00 sıralarında Atatürk Havalimanına iniş yaptığını, bir gece konaklayacağı oteli bulabilmek amacı ile Taksime geldiği sırada İstiklal Caddesi üzerinde gördüğü ve ismini olay nedeniyle öğrendiği sanık ...’in kendisine Arapça bir şeyler söylediğini, Arapçasının iyi olmaması nedeniyle İngilizce konuştuklarını, sanık ...’in ne yaptığını sorması üzerine "Bir geceliğine otel bulmak amacı ile yer arıyorum." diye cevap verdiğini, sanık ...’in hem restoran kulüp hemde otel olan bir yer bildiğini ve bu mekanın çok güzel olduğunu söylediğini, teklifini kabul etmediğini ancak sanık ...’in çok ısrar ederek kolundan tutup kendisini ... isimli iş yerine götürdüğünü, rahatsız olduğunu ancak yabancı bir ülkede olduğu için bir şey yapamadığını, mekândan hoşlanmadığı için girer girmez dışarı çıkmak istediğini ancak sanık ...’in kendisini zorla iş yerinin girişine göre en arkada bulunan masaya oturttuğunu, masaya oturur oturmaz da iki kadının yanlarına geldiğini, kadınları kendilerinin davet etmediklerini, bu esnada sanık ...’e buradan ayrılmak istediğini tekrar söylediğini, hemen akabinde ismini olay nedeni ile öğrendiği ve bu iş yerinde garson olarak çalışan sanık ...’un elinde içecekler ile masaya geldiğini, kendisine ve sanık ...’e kola; bayanlara ise içki servisi yaptığını, yaklaşık beş dakika oturup kolasını içtikten sonra ayağa kalktığı sırada sanık ...’un 420 TL’lik hesap getirdiğini, bu miktarı ödeyemeyeceğini söylediği esnada ismini olay nedeni ile öğrendiği sanık ...’in masaya gelerek menüyü gösterip sert bir şekilde “Burada ne yazıyorsa ödeyeceksin.” dediğini, kendisinin de problem çıkmasından korkarak cebinden cüzdanını çıkarttığını, 55-60 yaşlarında, 1.70-1.75 boylarında, kısa saçlı, 80 - 85 kilo civarında erkek bir şahsın gelerek cüzdanını elinden alıp içerisinden 100 dolar ve 80 TL’sini aldığını, 30 TL’sini ve cüzdanını iade ettikten sonra kendisini mekândan çıkarttıklarını, bir kaç saat İstiklal Caddesinde gezdikten sonra polis merkezinize geldiğini, olay sırasında darbedilmediği için rapor almak istemediğini, sanıklardan ve parasını zorla alan şahıstan şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.
Sanık ... aşamalarda; Clup 2010 isimli iş yerinde pier olarak çalıştığını, olay gecesi cadde üzerinde müşteri beklediği sırada şikâyetçinin gelerek güzel mekan olup olmadığını sorduğunu ve Arapça konuştuklarını, kendi çalıştığı Clup 2010 da bayanlar çalışmadığı için şikâyetçinin isteği üzerine onu bayanların çalıştığı ... isimli iş yerine götürdüğünü, şikâyetçinin bayanları masaya davet ettiğini ve bira ısmarladığını, onlarla sohbet ederek numaralarını aldığını, yaklaşık yarım saat oturduklarını, 280 TL hesap geldiğini ve şikâyetçinin kasaya giderek hesabı ödediğini, beraber mekandan çıktıklarını, kendisine 20 TL bahşiş veren şikâyetçinin istediği üzerine birlikte oturduklarını, ... isimli yerde çalışanları ve diğer sanıkları tanımadığını,
Sanık ... kollukta: işlettiği ... isimli iş yerinde kons olarak kadınların çalıştığını, 13.09.2013 tarihinde saat 22.00 sıralarında kasaya faturaları kontrol etmeye gittiği sırada şikâyetçi ile tanımadığı bir şahsın ellerinde adisyon ile kasaya geldiklerini, 280 TL hesap olduğunu söylediğinde şikâyetçinin miktarın neden bu kadar çok olduğunu sorduğunu, menüyü göstererek tutarın normal olduğunu söylemesine rağmen şikâyetçinin “Çok yüksek” diye tekrar etmesi üzerine alkol kullanıp eğlendiğini belirterek parayı ödemesini rica ettiğini, 100 Dolar ve 80 TL ödeyerek mekândan ayrılan şikâyetçinin yaklaşık on dakika kadar sonra geri gelerek masasına kons olarak oturan kadını çıkartmak istediğini söylediğini, böyle bir şey olmadığını bildirince gittiğini, kimseden zorla hesap almadıklarını, suçlamayı kabul etmediğini,
Mahkemede; iddia edilen eyleme dair bir bilgisinin olmadığını, şikâyetçinin dil bilmediği için hesabı yanlış anlamış olabileceğini, şikâyetçinin masasına giderek hesap istemiş olabileceğini ancak cüzdanından zorla para alınması şeklinde bir olay yaşanmadığını, zira iş yerinde zaten ücret tarifesi olduğunu ve verilen hizmetin bedelinin alınmış olabileceğini, bu bedelin istenmiş olabileceğini, zorla kimseden bir şey alınmadığını,
Sanık ... aşamalarda; ... isimli iş yerinde garson olarak çalıştığını, 13.09.2013 gecesi iş yerinde çalıştığı sırada şikâyetçinin daha önceden tanımadığı sanık ... ile birlikte iş yerine geldiklerini ve iki tane bira istediklerini, bu arada iş yerinde çalışan iki kadını masalarına davet ettiklerini, bu kadınlara bir şey içip içmeyeceklerini sorduğunda bayan içkisi istediklerini, servisi yaptıktan sonra şikâyetçi ve sanık ...’in bu kadınlara iki içki daha ısmarladıklarını ve hesabı götürdükten sonra masadan kalkarak kasada tutarı ödediklerini, zorla para alma olayı olmadığını, sanık ...’i de daha önceden tanımadığını,
Savunmuşlardır.
Davadan haberdar edilmeksizin yokluğunda hüküm kurulan ve katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören..."ye gerekçeli kararın tebliği sağlanmadan temyiz incelemesi yapılmasının mümkün olup olmadığı;
Temyiz mahkemesince bir temyiz davasının görülebilmesi için, temyiz kanun yoluna başvuru hakkı bulunanların tamamının kararı tefhim veya tebliğ yoluyla öğrenmelerinin sağlanması kanuni bir zorunluluktur. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın “Kararların açıklanması ve tebliği” başlıklı 35. maddesinin 2. fıkrasında; “Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur.” hükmü yer almaktadır.
Mağdur, şikâyetçi ve suçtan zarar görenin yargılama aşamasında öncelikle duruşmadan haberdar edilmesi gerekmektedir. CMK"nın 234. maddesinde düzenlenen bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırıdır. Kanun koyucu, CMK"nın 234. maddesine aykırı davranılması durumunda anılan hukuka aykırılığın telafisine imkân sağlayacak şekilde bir düzenlemeye yer vermiş ve "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olanlara" kanun yoluna başvurma hakkı tanımıştır. Bu hakkın kullanılabilmesi için de yargılama sonucunda verilen kararın aynı Kanun"un 35. maddesi uyarınca mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görene tebliği gerekmektedir. Gerekçeli kararın tebliğ edilmesiyle suçtan zarar gören geç de olsa davadan haberdar olarak kararı temyiz etme imkânı bulmuş olacaktır. Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görenin hükmü temyiz edip etmemesine göre de temyizin kapsamı belirlenecektir.
Yerel mahkemece duruşmadan haberdar olmayan mağdur, şikâyetçi veya suçtan zarar görene gerekçeli karar tebliğ olunmamış ise temyiz aşamasında bu eksikliğin Özel Dairece 2797 sayılı Yargıtay Kanunu"nun 40. maddesi uyarınca verilecek, uygulamada "tevdi kararı" adı verilen kararla mahallinde mahkemesince giderilmesinin istenilmesi gerekir.
Duruşmadan haberdar olmayan mağdura, şikâyetçiye veya suçtan zarar görene gerekçeli kararın tebliğinden sonra, hükmün temyiz edilmesi durumunda CMK"nın 260. maddesi uyarınca "katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören" sıfatı ile temyizi incelenecektir. Tebliğe rağmen hükmün temyiz edilmemesi durumunda ise Özel Dairece diğer temyiz talepleri kapsamında dosya incelenecek, ancak CMK"nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilemeyecektir.
Değinilmesi gereken bir başka husus ise tebligatın nasıl yapılacağına ilişkin olup; CMK"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; "Mahkeme başkanı veya hâkim, her türlü tebligatı, tüm gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri veya kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yazışmaları yapar.", aynı Kanun"un 37. maddesinde ise "(1) Tebligat, bu Kanunda belirtilen özel hükümler saklı kalmak koşuluyla, ilgili kanunda belirtilen hükümlere göre yapılır.
(2) Uluslararası andlaşmalar, yazılı belgelerin doğrudan doğruya postayla veya diğer iletişim araçlarıyla gönderilmesini kabul ettiğinde; yurt dışına yapılan tebligat, iadeli taahhütlü posta veya diğer iletişim araçları ile gerçekleştirilir." şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Öte yandan yurt dışındaki Türk vatandaşı olmayanlara nasıl tebligat yapılacağı da 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 25. maddesinde; "Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.
Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasiyle Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili Türkiye Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir.
Şu kadar ki, Dışişleri Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir." şeklinde belirlenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Şikâyetçi..."nin, 13.09.2013 tarihi gecesinde eğlenmek için İstiklal Caddesine gittiği, bu sırada tanıştığı sanık ..."in ısrar ederek kendisini ... isimli iş yerine götürdüğü, mekandan hoşlanmayıp çıkmak istemesine rağmen sanık ..."in kendisini zorla bir masaya oturttuğu, şikâyetçinin davet etmemesine rağmen yanlarına iki kadının geldiği ve iş yerinde garson olarak çalışan sanık ..."un sipariş almaksızın şikâyetçiye ve masada oturan kadınlara içecek servisi yaptığı, şikâyetçinin içeceğini bitirip kalkmak istemesi üzerine sanık ..."un 420,00 TL hesap getirdiği, şikâyetçinin tutara itiraz ettiği sırada mekânın işletmecisi olan sanık ..."in masaya gelerek hesabı ödemek zorunda olduğunu söylediği, ardından sanıkların şikâyetçinin elindeki cüzdandan 100 Dolar ve 80,00 TL aldıkları ve mekândan dışarıya çıkardıkları iddiası ile açılan kamu davasında, soruşturma evresinde kollukta “mağdur-müşteki” sıfatıyla ifadesi alınırken ikamet adresi olarak “Bologna/İtalya” adresini bildiren..."nin beyanına başvurulabilmesi için tensip zaptı ile İtalya adli makamlarına talimat yazılmasına karar verildiği, 02.12.2014 tarihli üçüncü celsede ise şikâyetçinin yurt dışında bulunduğundan bahisle dinlenmesinden vazgeçildiği, yargılama sonunda da gerekçeli kararın adı geçene tebliğ edilmediği anlaşılmakla, katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar gören..."nin davadan haberdar edilmesi zorunluluğunun bulunduğu, bu zorunluluğun hüküm verilinceye kadar yerine getirilmemesi durumunda ise CMK"nın 260. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunan adı geçen şahsa aynı Kanun’un 35/2. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerektiği, ancak somut olayda sözü edilen kanuni imkânların tanınmadığı anlaşıldığından, yargılamanın başında davadan haberdar edilmesi gereken, temyiz aşamasına kadar bu hakkı kullandırılmayan ve haklarını korumanın başka bir yolu da bulunmayan adı geçen şahsın, kanundan kaynaklanan hakkını kullanabilmesi amacıyla Özel Dairece öncelikle tevdi kararı verilmek suretiyle, CMK"nın 37. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İtalyan Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında doğrudan doğruya posta yoluyla tebliğ yapma imkânının araştırılması, böyle bir imkânın bulunmaması durumunda ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 25. maddesi gereğince gerekçeli kararın ilgili bakanlıklar aracılığıyla tebliği sağlanarak yedi günlük temyiz süresinin başlatılması, kararın suçtan zarar gören tarafından temyiz edilmemesi durumunda temyiz davasının sadece sanıkların müdafilerinin temyiziyle sınırlı olarak sonuçlandırılması; suçtan zarar gören tarafından temyiz edilmesi durumunda ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca ek tebliğname düzenlenmesi sağlanıp temyiz istemlerinin birlikte ve tek seferde incelenerek temyiz davasının sonuçlandırılması gerekmektedir. Ancak bu aşamada ..."nin sanık hakkında açılan kamu davasından haberdar edilmemesi suretiyle katılma ve diğer haklarını kullanma imkânının kısıtlandığı gerekçesiyle bozma kararı verilmesi mümkün görülmemiştir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında diğer uyuşmazlık konuları bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11.12.2019 tarihli ve 1048-6186 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.01.2016 tarihli ve 87-6 sayılı hükmünün, davadan haberdar edilmeyen ve suçtan zarar gören..."ye tebliğinin sağlanması için tevdi kararı verilmesi amacıyla Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.05.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.