14. Hukuk Dairesi 2014/4002 E. , 2014/8471 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Düzce 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2013/132-2013/73
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.08.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 24.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. İ.. P.. ile karşı taraftan davalı vekili Av. .. geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım hakkı, alıcıya karşı ancak dava açmak suretiyle kullanılır.
Yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur (TMK m. 733/3).
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer (TMK m. 733/4).
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu genel bilgiler ışığında somut olaya gelince;
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin paydaşı olduğu ..ada ..parselde, bir kısım paydaşların toplamda 8/10 paylarını 06.10.2011, 21.11.2011, 21.12.2011 ve 11.05.2012 tarihlerinde davalıya sattıklarını belirterek önalım hakkının tanınmasını istemiştir.
Davalı ise, davacıya karşı açtığı ortaklığın giderilmesi davası ile satışlardan davacının haberdar olduğunu hatta davacının Beyoğlu 17. Noterliğinin 06.03.2013 tarihli ihbarnamesi ile kendisine önalım hakkını kullanacağını beyan ettiğini, gerek ortaklığın giderilmesi davası gerekse de davacının noter ihbarnamesi tarihine göre davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davası nedeniyle pay satışlarının davacı tarafından öğrenilmesine rağmen taşınmazın satışına karar verildikten sonra önalım davası açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
TMK’nın 733/3. maddesinde yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi yükümlülüğü getirildiğinden yasal önalım hakkının kullanılması için gerekli sürenin başlaması konusunda geçerli olan kural; “öğrenme” olgusu değil noter aracılığıyla bildirimdir. Madde metninde “bildirilir” şeklinde kullanılan ifade kesinlik taşıdığı gibi, sürenin “bildirimden” başlayacağı da devamı fıkrada açıkça ve kesin olarak ifade edilmiştir. Bu açık düzenleme karşısında süre mutlaka bildirimden itibaren başlayacaktır. Önalım hakkı sahibinin satışı kesin olarak başka bir şekilde öğrenmiş olması sürenin işlemesine yol açmaz. Bu hüküm emredici nitelikte olup Hukuk Genel Kurulu’nun 21.09.2005 gün ve 2005/6-358 Esas, 2005/470 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; Kanunun verdiği bir hakkın kullanılması nedeniyle yani davacının önalım hakkını kullanmasında kötüniyetli olduğu söylenemeyeceği gibi TMK’nın 733/3. maddesi uyarınca 06.10.2011, 21.11.2011, 21.12.2011 ve 11.05.2012 tarihlerinde yapılan pay satışları ile ilgili davalı tarafından davacıya yapılmış bir bildirimde bulunmadığından davanın 2 yıllık hak düşürücü süre içersinde açıldığı gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile istemin reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 24.06.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşündeyim bozma kararına katılmıyorum.