14. Hukuk Dairesi 2014/6407 E. , 2014/8470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Türkoğlu Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2013
NUMARASI : 2012/175-2013/257
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.06.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 11.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı A.. O.. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24.06.2014 günü için yapılan tebligat üzerine taraflardan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalıların satın aldığı yerin sınırları itibariyle belli olduğu ve önceki paydaşın payına karşılık gelen yeri satın aldıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olması gerekmez. Taşınmazı kullanan paydaşların paylarının tamamına karşılık gelen bir alanı kullanmaları da gerekmemekte olup, davacının ve davalılara pay satan eski paydaşın hukuken geçerli olmasa bile bir eylemli paylaşmasının söz konusu olup olmadığının tespiti önem taşır.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafça ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Somut olaya gelince; davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu .. parsel sayılı taşınmazda davalıların paydaşlardan A.. A..’dan 7225/199072’er payları 31.01.2012 tarihinde satın aldığını belirterek, davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tescilini istemiştir. Davalılar taşınmazın fiilen taksim edildiğini, bu durumda önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalıların satın aldığı yerin sınırları itibariyle belli olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmişse de, yapılan keşif esnasında dinlenilen mahalli bilirkişi beyanlarından davalılara pay satan A..A.. ile davacının taşınmazda yer kullanıp kullanmadığı anlaşılamamaktadır. Yine ibraz edilen fen bilirkişi raporunda da davalıların taşınmazda kullandıkları yerler gösterilmiş ise de davalıların kullandıkları yerler dışında davacı tarafından kullanılan yer gösterilmemiştir. Başka bir deyişle taşınmazda davacı ile davalılara pay satan A..A.. arasında eylemli bir paylaşmanın söz konusu olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece dava konusu .. parsel sayılı taşınmazda uzman bilirkişi marifetiyle yeniden keşif yapılarak, taşınmazda paydaş olanların hisselerine karşılık kullandıkları kısımlar kroki üzerinde gösterilecek şekilde bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması, davalıların cevap dilekçelerinde isimlerini belirtikleri tanıkların da keşif mahallinde dinlenilerek taşınmazın kullanımına yönelik ayrıntılı bilgi ve görgüleri ile davacı ve davalıların veya bayilerinin satıştan önce taşınmazı fiili kullanım biçimleri de değerlendirilmek suretiyle davalıların eylemli paylaşma savunması üzerinde durularak oluşan sonuca göre bir karar vermek gerekir.
Eksik inceleme ile ayrıca 31.01.2012 tarihli satışa ilişkin resmi senet getirtilmeden hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 24.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.