22. Ceza Dairesi 2016/4177 E. , 2016/8152 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda 4616 sayılı 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartla salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine dair Kanun’un 1/4-1. maddesi uyarınca kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine dair .... Asliye Ceza Mahkemesinin 25/01/2001 tarihli ve 1998/10 esas, 2001/21 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın erteleme süresi içerisinde işlediği memura mukavemet suçundan ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/04/2006 tarihli ve 2003/160 esas, 2006/237 karar sayılı kararı ile cezalandırılmasına karar verildiğinden bahisle başlatılan yargılama sonunda, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi gereğince düşürülmesine, suçta kullanılan bir adet demir alet ile bir adet kamanın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca müsaderesine dair, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 17/09/2010 tarihli ve 2010/163-184 sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 21.01.2016 gün 94660652 - 105- 01 - 10944 - 2014, 1809/6390 sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/2016 tarih ve 2016/35778 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle,
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
Dosya kapsamına göre;
1)... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20/02/1998 tarihli iddianamede, soruşturma sırasında ele geçirilip suçta kullanıldığından bahisle elkonulan eşyaların müsadere edilmesine yönelik talepte bulunulmadığı gibi, Cumhuriyet savcılığınca sonrasında da müsadereye yönelik talepte bulunulmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 256/1. maddesinde yeralan "Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir." şeklindeki düzenlemeye nazaran müsadere kararı verilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar tesisinde,
2)Sanık hakkında zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, cihetle, 765 sayılı Kanun’un 36. maddesinin mahkûmiyet hâlinde cürüm ve kabahatte kullanılan eşyanın müsaderesini öngörmesi karşısında, suçta kullanılan ancak bizatihi müsadereye tâbi bulunmayan bir adet kama ve demir aletin sahibine iadesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde,
3)Kararın verildiği 17/09/2010 tarihinde yürürlükte olan 5271 sayılı Kanun"un 256. maddesinde müsadere usulü düzenlenmiş olup, 257. maddenin 1. fıkrasında "256. maddeye göre verilmesi gereken kararlar duruşmalı olarak verilir." yine 257. maddenin 2. fıkrasında ise "müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kimseler de duruşmaya çağrılır, bu kişiler sanığın sahip olduğu hakları kullanabilirler" şeklinde düzenleme bulunduğu halde bu hükümlere uyulmayarak duruşma açılmadan dosya
üzerinden karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu, kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden ... Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 17.09.2010 gün ve 2010/163 esas 2010/184 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasına göre, gereğinin mahkemesince duruşma açılarak yerine getirilmesine, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.