15. Ceza Dairesi Esas No: 2014/23763 Karar No: 2017/10952 Karar Tarihi: 16.05.2017
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/23763 Esas 2017/10952 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, Diyanet İşleri Müdürlüğü'nden gelen bir görevli olarak kendisini tanıtarak hac ile ilgili bilgi vereceğini söyleyerek bir kişinin evine girip, Kuran-ı Kerim vererek diyanete yatıracağını belirterek para istemiştir. Kişi para olmadığını, altınlarının olduğunu söyleyince sanık altınları da alıp kaçmıştır. Sanığın bu eylemi nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gerekçesiyle mahkumiyetine hükmedilmiştir. Temyiz itirazları reddedilerek karar onanmış ancak mahkumiyet hükmünde yer alan hak yoksunluğu maddesi hatalı olduğu için hüküm düzeltilmiştir. Sanık hakkında TCK'nun 158/1-a, 62, 52/2-4, 53. maddeleri uygulanmıştır. TCK'nun 53. maddesi kapsamında sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı özellikle belirtilmiştir.
15. Ceza Dairesi 2014/23763 E. , 2017/10952 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : Sanık hakkında TCK"nun 158/1-a, 62, 52/2-4, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanık ..."in, katılanın adresine giderek kapıyı çaldığı ve karşısına çıkan katılan ..."ye kendisini Diyanet İşleri Müdürlüğü"nden gelen bir görevli olarak tanıtıp hac ile ilgili bilgi vereceğini söyleyerek kendisini içeri davet ettirdiği, katılanın gelini olan tanık ....n da bulunduğu ortamda kendisini tanıtarak içeriye giren sanığın ardından katılana bir Kuran-ı Kerim vererek diyanete yatıracağını belirterek hac parasını istediği,katılanın param yok altın var demesi üzerine sanığın bu kez altınları getirmesini istediği ve toplamda 4 adet yarım altın, 8 adet tam altın, 2 adet 20 gr. altın bilezik ve 1 adet altın yüzük olan küçük cüzdanı katılanın sanığa verdiği şeklinde gerçekleşen eyleminin nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu anlaşıldığından mahkemenin mahkumiyetine ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasında 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.