14. Hukuk Dairesi 2019/4315 E. , 2021/3737 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.06.2015 gününde; birleştirilen davanın davacılar vekili tarafından birleştirilen davanın davalıları aleyhine 27.08.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddinin istenmesi üzerine Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 30/05/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ... ve ... vekili ile davalı ve birleştirilen dava davalısı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava ve birleştirilen dava, mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili ve birleştirilen davanın davacıları vekili benzer beyanları ile, 01.09.2014 tarihinde ölen müvekkillerinin miras bırakanı ...’ün terekesinin borca batık olması nedeniyle mirası hükmen reddinin tespitini istemişlerdir.
Davalılar ve birleştirilen dava davalıları vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen yetkisizlik kararı, davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2016/16832 Esas, 2018/5685 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda birleştirilen davanın kabulüne, asıl davanın davacılar ... ve ... yönünden reddi ile diğer davacılar yönünden kabulüne dair verilen karar, davacılar ... ve ... vekili ile davalı ve birleştirilen dava davalısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi değildir. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK"nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Davanın niteliği gereği davalı-alacaklıların, murisin terekesinin borca batık olduğunu bilmemeleri, bilmelerinin de mümkün olmaması, terekenin borca batık olup olmadığına yapılan yargılama sonrasında karar verilmesi durumlarında, yargılama gideri ve harçtan davalıların değil davacıların sorumlu tutulması, davacılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez (TMK.md.610/2).
Somut olayda, mahkemece birleştirilen dava davacıları vekiline mirasın reddine ilişkin özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi, sunduğu takdirde davaya devam edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.
Öte yandan, davacılardan ... ve ...’nin icra dosyasına yaptıkları ödemelerin icra tehdidi altında olması nedeniyle rızaen bir ödeme olmadığının da kabul edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle davacılar ... ve ...’nin eylemleri, Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde düzenlenen terekenin benimsenmesi niteliğinde olmadığından davalarının reddi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, davacılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasına karşın kendisini vekil ile temsil ettiren davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın anılan gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harçların yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.