12. Hukuk Dairesi 2018/6496 E. , 2019/5116 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Alacaklı tarafından şikayetçi borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçlunun; geçimini çiftçilikle sağladığı iddiası ile, ailesinin ve kendisinin geçimi için zaruri olan araziler ile haline münasip eve ilişkin haczedilmezlik şikayetinde bulunarak, hacizlerin İİK"nin 82/4-12. madde ve fıkraları gereğince kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda şikayetin kısmen kabulüne karar verildiği görülmektedir.
İİK"nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendinde; ""Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletlerinin..." haczedilemeyeceği belirtildikten sonra, aynı maddenin üçüncü fıkrasında; ""Birinci fıkranın (2), (4), (7) ve (12) numaralı bentlerinde sayılan malların kıymetinin fazla olması durumunda, bedelinden haline münasip bir kısmı, ihtiyacını karşılayabilmesi amacıyla borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır"" hükmüne yer verilmiştir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.12.1972 tarihli ve 542/1979 sayılı kararında; "maddede sözü edilen aile tabirine, davacının, kanunen geçindirmekle yükümlü olduğu kimselerin dahil olacağı ve haczi caiz olmayan arazi tespitinde, böyle bir ailenin geçimi için zaruri olup olmadığının göz önünde tutulması gerektiği" belirtilmiştir.
Borçlunun bu maddeden yararlanabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması gerekir. Yani geçimini çiftçilik ile temin etmelidir. Bunun için borçlunun bizzat kendisinin ziraat yapması zorunlu olmayıp tarım arazisini ortakçıya (yarıcıya) vermek suretiyle işletmesi veya kiraya vermesi halinde de bu madde uyarınca haczedilmezlik şikâyetinde bulunabilir. Asıl işi çiftçilik olan borçlunun yan gelir elde etmek amacıyla yan işler yapması, çiftçilik sıfatını ortadan kaldırmaz. Böyle bir durumda, borçlunun asıl uğraşısının çiftçilik olup olmadığı araştırılıp tesbit edildikten sonra, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazinin miktarı, haczedilen haczedilmeyen tüm taşınmazları, keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenmeli ve borçlunun elde ettiği ek gelirler de dikkate alınarak hesaplama yapılmalı ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Somut olayda, dosya arasında bulunan ... Kaymakamlığı İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 24.04.2015 tarihli yazı cevabına göre borçlunun çiftçilik kaydının olmadığının bildirildiği, mahkemece keşif sırasında dinlenen tanık tarafından, borçlunun taşınmazları, oğlu ile birlikte ekip diktiği ve kendi geçimlerini sağladığının beyan edildiği görülmüş olup, mahkemece borçlunun başka bir gelire sahip olup olmadığı ve asıl uğraşının çiftçilik olup olmadığı hususunda sosyal güvenlik araştırmasının yapılmadığı, dolayısıyla borçlunun geçimini çiftçilik ile sağlayıp sağlamadığına dair bu belirsizliğin giderilmediği anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlunun bakmakla yükümlü bulunduğu aile fertleri ve bunların gelir durumlarının da zabıta tarafından sunulacak rapor ile tespit olunmadığı, borçlunun yıllık geçinebileceği miktarın yukarıda açıklanan şekilde bilirkişi raporu ile belirlenmediği, dolayısıyla eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğu görülmektedir.
Diğer taraftan, borçlunun, daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin, ya mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması, ya da, kurulan ipotek zorunlu değil ise, en geç haciz tarihi itibariyle ipotek borcunun ödenmiş olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin haczedilmezlik şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, haciz tarihi itibariyle ipotek borcunun ödenmemiş olması halinde adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller.
Alacaklı tarafça şikayete konu parsellere ilişkin olarak ipotek tesis edildiği ileri sürülmüş olduğundan, mahkemece, tapudan şikayete konu taşınmazlara ilişkin ipotek akit tabloları getirtilmek suretiyle, ipoteğin mahiyeti ve verilme nedeni araştırılarak zorunlu ipotek olup olmadığı, zorunlu ipotek değil ise, haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun tamamen ödenip ödenmediği tespit edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmekte iken, bu hususlarda da araştırma ve inceleme yapılmadığı görülmüştür.
O halde mahkemece, öncelikle; tapudan şikayete konu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları getirtilmek suretiyle, taşınmazların kaydında ipotek bulunması halinde, yukarıda belirtildiği şekilde ipoteğin niteliği ve duruma göre borcun haciz tarihinden önce ödenip ödenmediği araştırılıp, ipoteğin borçlunun şikayetine engel oluşturmadığının anlaşılması ve borçlunun ziraat ile meşgul olup olmadığının ilgili kurumlardan araştırılıp, tereddüde mahal olmayacak şekilde çiftçilik mesleğini icra ettiği tespit edildiği takdirde, ziraat ve inşaat mühendisi bilirkişiler ve kadastro bilirkişisinin de katılımıyla tekrar keşif yapılarak detaylı bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, borçlunun şikayet tarihinde haczedilen ve haczedilmeyen tüm taşınmazlarından elde ettiği gelir tespit edilip, haciz anında kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kimler olduğu, haczedilen tarla vasfındaki taşınmazların, kendisi ve ailesinin geçimi için zaruri olup olmadığı ya da ne kadarının zorunlu olduğunun belirlenmesiyle, elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, şikayet tarihi itibariyle 305 parsel sayılı taşınmaza icra dosyasından konulmuş bir haciz bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla şikayet konusu olup olmadığı hususu değerlendirilmeksizin bu taşınmaz yönünden de haczin kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazları ile borçlunun temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.