Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün temyiz eden G.Hayat ile vekili Av. H.A.geldi. Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi.Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı koca, 18.11.2005 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanarak boşanma davası açmış, davalı tarafından 30.9.2005 tarihinde açılan Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız nafaka davası, boşanma davasıyla birleştirilmiştir.
Mahkemece; 20.4.2007 tarihinde; boşanma davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, birleşen nafaka davasının reddine, davalının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş; davalı-davacı kadının temyizi üzerine; Yargıtay’ca; 5.11.2008 tarihinde hüküm; “kadının ayrı yaşamakla haklı olduğu, birleşen tedbir nafakasına ilişkin davanın ve kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiğinden” bahisle bozulmuş, boşanma davasının kabulüne ilişkin kısım ise, “..tarafların boşanmaya yol açan olaylarda eşit kusurlu oldukları..” gerekçesiyle, davalı-davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının yersiz olduğu belirtilerek onanmıştır.
Yargıtay’ın kısmi onama ve kısmi bozmaya dair olan kararı, davalı-davacı kadına 4.12.2008 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı- davacı, süresi içinde 17.12.2008 tarihinde verdiği dilekçe ile, Yargıtay ilamının onamaya ilişkin bölümüne karşı karar düzeltme talebinde bulunmuş; dosya karar düzeltme incelemesi için Yargıtay’a gönderilmeden, bu defa 17.12.2008 tarihinde verilen dilekçe ile davacı-davalı (koca) boşanma davasından, aynı tarihli dilekçe ile de davalı-davacı (kadın), nafaka davasından ve yoksulluk nafakası isteğinden feragat ettiklerini bildirmişlerdir. Ne var ki feragate ilişkin bu dilekçe; yerel mahkemece dava dosyasına eklenmeden, dosya Yargıtay’a karar düzeltme incelemesi için gönderilmiş, Yargıtay; sözü edilen feragat dilekçeleri dosyada olmadığından, 19.2.2009 tarihinde yaptığı incelemede, davalı-davacının karar düzeltme talebini esastan reddetmiştir. Bundan sonra, yerel mahkeme; 26.3.2009 tarihinde; dosyayı ele alarak, duruşma açmadan; boşanma kararının Yargıtay’ca onanmakla kesinleştiğinden bahisle bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davalı-davacı kadının nafaka davasının ve yoksulluk nafakası isteğinin ise feragat sebebiyle reddine karar vermiş, bu karar süresi içinde davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.
İlk hükmün boşanmaya ilişkin bölümüne karşı davalı-davacının temyiz itirazlarını Yargıtay yerinde görmemiş, hükmün bu bölümünü onanmıştır.Yargıtay’ın bu kararına karşı karar düzeltme yolu açıktır. Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olduğu hallerde, Yargıtay’ın temyiz incelemesi sonucu verdiği onama kararı ile hüküm hemen kesinleşmiş olmaz. Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren yasal süresi içinde taraflar karar düzeltme talebinde bulunulmadığı taktirde bu sürenin sona ermesiyle, yada karar düzeltme talebinde bulunmakla birlikte bu istek reddedildiğinde hükmün onamaya ilişkin bölümü ve Yargıtay ilamı kesinleşir. Davalı-davacı Yargıtay ilamının onamaya ilişkin bu bölümüne karşı yasal süresi içinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Karar düzeltme isteği incelenip reddedilinceye kadar, boşanma kararı kesinleşmez ve karar kesinleşinceye kadar davanın her safhasında davadan feragat mümkündür. Feragat, kesin bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder. (HUMK. md. 95) Feragatin mahkemeye ulaşmasıyla dava, ortadan kalkar ve derdestlik vasfını yitirir.
Olayda, davacı-davalı koca, karar düzeltme süresi içinde 17.12.2008 tarihinde verdiği dilekçe ile boşanma davasından, davalı-davacı kadın da aynı tarihli dilekçe ile nafaka davasından ve yoksulluk nafakası isteğinden feragat ettiklerini mahkemeye bildirdikleri halde, davanın sonucunu doğrudan etkileyecek ve değiştirecek olan feragate ilişkin bu dilekçeler, mahkemece, karar düzeltme incelemesinde dosya ile birlikte Yargıtay’a gönderilmemiş, Yargıtay, feragatten haberi olmadığı için davalı-davacının karar düzeltme talebini esastan inceleyerek 19.2.2009 tarihinde reddetmiştir. Mahkeme, hüküm henüz kesinleşmemişken tarafların davalarından feragatlerine dair dilekçelerini Yargıtay’a göndermemekle, Yargıtay’ı hataya düşürmüştür. Davadan feragat, kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını kendiliğinden hasıl ettiğine (HUMK. md.95) ve feragatle 17.12.2008 tarihinde dava ortadan kalktığına ve derdestlik niteliğini kaybettiğine göre, bu feragatten haberi olmayan Yargıtay’ın, davalı-davacının karar düzeltme talebini daha sonra esastan reddetmiş olması, maddi hataya dayalı olup, hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün kesinleşmesini sağlamaz. O halde, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, “bu bölümün kesinleştiğinden bahisle” yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 625.00 TL. vekalet ücretinin H.’dan alınıp G.’ye verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 18.06.2009 per.