12. Hukuk Dairesi 2018/6469 E. , 2019/5102 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında 4-5 örnek ilâmlı icra takibi başlatıldığı, borçlunun, takibe dayanak ilamda belirlenen alacakların brüt olarak belirlendiği, nete çevrilmeden takibe konduğunu ileri sürerek takibin ve icra emrinin iptali, aksi kanaatte olunması halinde icra emrinin düzeltilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece "Davacının davasının kabulü ile ... İcra Müdürlüğünün 2016/3435 esas sayılı takibinin 23/05/2016 havale tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen asıl alacak ve faiz miktarları üzerinden devamına" şeklinde hüküm kurulduğu görülmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir.
Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir; aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar, hükmün hedefine ulaşılmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/6-18 Esas-2011/30 Karar sayılı, 19.6.1991 gün 323/391 sayılı, 10.9.1991 gün 281-415 sayılı, 25.9.1991 gün 355-440 sayılı, 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı, 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4 sayılı kararları).
Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu"nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E.-1997/776 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ilamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümüdür. Diğer bir anlatımla hüküm içeriğinin aynen infazı zorunludur. İlamın infaz edilecek kısmı yorum yoluyla belirlenemez. Bu nedenle hüküm fıkrasının hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıkça yazılması zorunludur.
Somut olayda, mahkemece verilen hükmün ilk bendinde; "Davacının davasının kabulü ile ... İcra Müdürlüğünün 2016/3435 Esas sayılı takibinin 23/05/2016 havale tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen asıl alacak ve faiz miktarları üzerinden devamına" şeklinde hüküm kurulduğu, anılan ilamın hüküm kısmının bu haliyle şüphe ve tereddüte yer vermeyecek biçimde açık ve infaz kabiliyetinin olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece HMK"nun 297/2. maddesine uygun hüküm kurulması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca re"sen (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.