Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/288
Karar No: 2020/226

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/288 Esas 2020/226 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/288 E.  ,  2020/226 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Sayısı : 74-183


    Kasten öldürme suçundan sanık ..."ın TCK"nın 81/1, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.10.2016 tarihli ve 273-453 sayılı, hükmedilen ceza miktarı yönünden resen istinafa tabi olan hükme yönelik olarak sanık ve müdafisi tarafından da istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 22.12.2016 tarih ve 74-183 sayı ile, CMK"nın 280/2. maddesi gereğince Yerel Mahkemenin mahkûmiyet kararı kaldırılarak sanığın kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan TCK"nın 87/4-2. cümle, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verilmiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 27.11.2018 tarih ve 3853-4986 sayı ile;
    "...Sanık ile maktulün arasında tam olarak tespit edilemeyen nedenden dolayı husumet bulunduğu, olay günü maktulün dükkânına gelen sanığın önce havaya bir el ateş ettiği, maktulün yanında bulunan tanıkları "gidin burdan" diyerek uzaklaştırdığı, akabinde maktulün bacaklarına doğru 1 el ateş ederek yaraladığı, otopsi tutanağında belirtildiği şekilde ateşli silah yaralanmasının tek başına öldürücü olup ölümün büyük damar açılması, dış kanama ve hemorajik şoktan dolayı gerçekleştiği, sanığın kullandığı alet, meydana gelen yaralanma, olay yerinden tanıkları uzaklaştırarak maktulle yalnız kalan sanığın 30.04.2016 tarihli kolluk ifadesinde maktulü vurduktan sonra bir süre olay yerinde beklediğini söylemesi, sanık gittikten sonra yardım için ağabeyi ..."ı arayan maktulün ölmeden önce ..."a "sanığın başında beklediğini, kimseyi aramasına müsaade etmediğine" ilişkin anlatımı, hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemleriyle dış dünyaya yansıyan kastının öldürmeye yönelik olduğu bu cihetle, Yerel Mahkemenin suç vasfına dair kabulünün yerinde olduğu anlaşılmakla, Yerel Mahkeme kararına yönelik istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
    Daire Başkanı M. Şahin ve Daire Üyesi H. Kırca;
    "...Maktulün bacağına tabancayla tek el ateş ederek damara isabet sonucu ölüm olayının gerçekleşmesinin kasten insan öldürme suçunun oluşumunu sağlayacak düzeyde olmadığı, sanığın kastının kesinlikle yaralamaya yönelik olduğu, engelleyici bir neden olmadan eylemine kendiliğinden son verişi nazara alındığında sayın çoğunluğun istinaf hükmünün bu sebeple bozulmasına karar vermesi yolundaki düşüncesine iştirak edilmemiştir." şeklindeki düşünceyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.02.2019 tarih ve 6959 sayı ile;
    "...Sanık ... ile maktul ... arasında öldürmeyi gerektirecek ciddi bir husumet bulunmamaktadır. Sanık ..., iş yerine kadın getirerek ailesini rahatsız ettiğini düşündüğü maktulü olay gecesi arkadaşlarıyla eğlenirken görmüş, alkollü olmasının etkisiyle iş yerine kadın getirdiklerini düşünerek olay yerine gidip havaya ateş ederek tanıkların olay yerinden uzaklaşmalarını sağlamış, kısa bir süre sonra maktulün bacak bölgesini hedef alarak bir el ateş etmiş ve kısa süre sonra olay yerinden ayrılmıştır. Aşırı kilolu ve 61 yaşında olan maktulün, bacak bölgesine isabet eden mermi, tibial arter ve vende kısmi laserasyona neden olmuş, gelişen dış kanama sonucu maktulün ölümü gerçekleşmiş ise de, bu yaralanma başlı başına sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunu göstermeyecektir. Yukarıda açıklandığı üzere sanığın, kasten öldürmek amacıyla maktulün bacağına ateş ettiğine ilişkin dosya kapsamında hükme esas alınabilecek kesin bir delil bulunmamaktadır. Mevcut delillerle sanığın kastının kasten öldürme olduğunu söylemek için, şüpheden sanığın yararlanacağına ilişkin ceza hukukunun temel prensibinin sanığın aleyhine yorumlanması gerekmektedir. Bu nedenlerle sanık ..."ın, maktul ..."yı kasten yaralamak amacıyla bacağına bir el ateş ettiği, ancak maktulün acil müdahaleye rağmen kurtarılamayarak öldüğü olayda, sanığın TCK"nın 87/4. maddesinin son cümlesi gereğince cezalandırılmasına ilişkin kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 30.04.2019 tarih, 648-2477 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında tehdit suçundan verilen beraat kararı istinaf edilmeksizin, 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ise bu hükme yönelik istinaf talebinin Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi suretiyle kesinleşmiş olup inceleme itirazın kapsamına göre sanık hakkında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    30.04.2016 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın Konya ili, Karatay ilçesi, Çatalhüyük Mahallesinde bulunan Komando ... Orman Ürünleri isimli iş yerinde meydana geldiği, ateşli silahla yaralanan maktul ...’nın hastaneye kaldırıldığının öğrenildiği, iş yerinin yazıhane kısmında, zeminde yoğun kan bulunduğu, sundurmanın altında 1 adet 9 mm çapında mermi kovanı olduğunun görülmesi üzerine kovanın muhafaza altına alındığı tespitlerine yer verildiği,
    30.04.2016 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; aynı gün saat 07.00 sıralarında Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde görevli polis memuru tarafından nöbetçi Cumhuriyet savcısının telefonla arandığı, 29.04.2016 tarihinde saat 23.00 sıralarında ateşli silah yaralanması nedeniyle hastaneye getirilen maktul ...’nın öldüğünün bildirilmesi üzerine hastaneye gidilerek ölü muayene ve otopsi işlemine başlanıldığı, maktul ile ilgili acil servis evrakında, maktulün hastaneye getirildiğinde şuurunun kapalı, genel durumunun kötü olduğu, tansiyonunun alınamadığı, nabzın dakikada 46 olarak sayıldığı, cildinin soğuk olduğu, iç çekme şeklinde solunum bulunduğu, adli evrakta ölüm saatinin 03.45 olarak belirtildiğinin ifade edildiği, 184 cm boyunda, 110-120 kg ağırlığında 55-60 yaşlarındaki erkek cesedinde, sol diz kapağı iç yan bölgesinde, etrafında tatuaj, barut, is ve yanık artığı bulunmayan, 0,8x0,9 cm ebadında yuvarlak görünümlü 1 adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol bacak arka yüz 1/3 üst seviyede 2x1 cm ebadında yara dudakları dışarıya dönük çıkış yarası olduğu, maktulün vücudunda saptanan, posterior tibial ven ve arterde kısmi laserasyona yol açan 1 adet ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarasının tek başına öldürücü nitelikte olduğu, ölümün bu yaraya bağlı büyük damar açılması, dış kanama ve hemorajik şok neticesinde meydana geldiği, ölüme etkili ya da etkisiz başka travmatik özellik bulunmadığı tespitlerine yer verildiği,
    Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesince sanık hakkında düzenlenen 30.04.2016 tarihli adli muayene raporunda; 0,81 promil alkollü olan sanığın vücudunda herhangi bir darp cebir izine rastlanılmadığının ifade edildiği,
    Teslim tutanağından; maktulün üzerinden çıktığı belirtilen 1 adet çakı bıçağı, saat, yüzük, cep telefonu, 179 TL tutarında para ile giysinin kardeşi ...’ya teslim edildiğinin belirtildiği,
    30.04.2016 tarihli el koyma tutanağında; sanığın suçta kullandığını belirttiği tabancanın bulunduğu yeri Kolluk görevlilerine gösterdikten sonra evin bahçesinde, erkek çorabı içerisine gizlenmiş, üzerinde Pietro Baretta Gordone V.T. Made in Italy ibaresi bulunan ve 9 mm çaplı mermi kullanan tabancayı teslim ettiği, tabancanın atış yatağında 1 adet, şarjöründe 4 adet olmak üzere toplam 5 adet mermi bulunduğunun görüldüğü, tabanca ve mermilere el konulduğunun bildirildiği,
    Ev arama ve el koyma tutanağında; sanığın evinde yapılan aramada yatak ve yorganların arasında 14 adet MKE yapımı 9 mm çapında dolu fişek bulunduğunun görülmesi üzerine, el koyma işleminin yapıldığının ifade edildiği,
    Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 13.05.2016 inceleme tarihli raporlarda; olay yerinde bulunan 1 adet 9 mm çapındaki boş kovanın sanıktan elde edilen seri numarasız, el yapımı, 9x19 mm çap ve tipinde fişek istimal eden yarı otomatik tabanca ile atıldığı, maktul ve sanıktan alınan svaplarda atış artığına rastlanmadığının belirtildiği,
    Araç takip sistemi çözüm tutanağından; sanığın kiraladığı 41 BIT 79 plaka sayılı aracın 29.04.2016 tarihinde park hâlinde iken saat 23.04.45’te kontak anahtarının açılarak çalıştırıldığı ve saat 23.05.02’de hareket ettiği tespitine yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... Kollukta; maktul ile yaklaşık 40 yıl önce evlendiklerini, 4 çocuklarının bulunduğunu, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Mahkemede; sanığın kiracıları olduğunu, kendilerine kira borcunun bulunduğunu, sanığın bu nedenle maktulü öldürmüş olabileceğini, başka husumetlerinin bulunmadığını, maktulün 2 yıldır insülin kullandığını, kendisine bile kocalık yapamadığını, başka kadınlarla birlikte olduğuna ilişkin tanık beyanlarını kabul etmediğini,
    Tanık ... Kollukta; maktulün kardeşi olduğunu, 29.04.2016 tarihinde saat 23.14’te maktulün kendisini telefonla aradığını ve “Beni hızarda Cafer vurdu, hemen gel” dediğini, sonra telefonun kapandığını, derhâl aracıyla olay yerine gittiğini, maktulü yazıhanede tek başına yerde yatarken gördüğünü, bu sırada maktulün yanında kimsenin olmadığını, maktulün bacağından çok kan aktığını görünce belinden çıkardığı kemerle bacağını yukarıdan bağladığını, maktule su verdiğini, oğulları...’nın ise yazıhanenin dışında, telefonla polisi arayıp cankurtaran çağırdıklarını, olayın nasıl olduğunu maktule sorduğunu, maktulün kendisine, sanık ...’in kendisini tabancayla bacağından vurduğunu, vurduktan sonra epey bir zaman başında durduğunu, kimseye telefon açtırmadığını, yanlarında bulunan ... ve Mehmet isimli şahısları sanığın uzaklaştırdığını söylediğini, kendisinin olay yerine gelmesinden bir süre sonra 112 Acil Servis ekibinin olay yerine ulaştığını, maktule müdahale ederek Meram Tıp Fakültesi Hastanesine götürdüklerini,
    Mahkemede; maktulün yaralanan dizini bağladığını, daha önceden neden haber vermediğini sorduğu maktulün kendisine “Cafer aratmadı” dediğini,
    Tanık... Kollukta; sanığın damadı olduğunu, olay günü eve gittiğinde sanığı evde gördüğünü, sanığın istemesi üzerine, park hâlindeki kiralık aracı evin önünden daha uzak bir yere park ettiğini,
    Tanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; olayın meydana geldiği marangozhaneyi eskiden kendisinin işlettiğini, eşinden ayrıldığı için marangozhanede kalmaya başladığını, olay günü saat 21.00 ile 22.00 arasında marangozhanede maktul ..., tanıklar ... ve Mehmet ile bir süre oturduğunu, daha sonra bunların yanından ayrılarak kahvehaneye gittiğini, marangozhanenin yanında sanık ..."in evinin bulunduğunu, herhangi bir işi olmayan sanığın eskiden maktulün kiracısı olduğunu, elektrik ve su borcunu ödemeden evden çıktığı için maktulün sanığa sürekli küfrettiğini, olayın bu nedenle meydana gelmiş olabileceğini, olaya tanık olmadığını,
    Tanık... Kollukta; araç kiralama işiyle uğraştığını, sanığın 25.04.2016 tarihinde ... plaka sayılı aracı 5 gün süreyle kendisinden kiraladığını, olay günü polislerin gelerek aracı sormaları üzerine araç takip kayıt sistemi vasıtasıyla aracın bulunduğu yeri polise bildirdiğini,
    Tanık ... Kollukta; sanığın arkadaşı olduğunu, olay günü akşam saatlerinde sanıkla parka giderek mangal yakıp et yediklerini ve rakı içtiklerini, saat 23.00 sıralarında sanığın aracıyla kendisini evine bıraktığını, bu aşamadan sonrasına ilişkin bilgisinin bulunmadığını,
    Tanık ... Kollukta; inşaat işçisi olduğunu, maktulü 3 yıldan beri tanıdığını, maktulün ... ile birlikte kereste satışı yaptığını, olay günü saat 19.30 sıralarında tanık ... ile birlikte maktulün çalıştığı yere çay içmeye gittiklerini ancak iş yerinde kimseyi göremediklerini, bunun üzerine telefonla ...’i aradığını, ...’in, maktul ...’la birlikte Karaman’dan dönüş yolunda olduklarını, çay hazırlamalarını, kısa süre sonra geleceklerini söylediğini, yaklaşık 1 saat sonra ... ile maktulün geldiklerini, oturup çay içtiklerini, bu sırada ...’in de yanlarına geldiğini, saat 22.30 sıralarında ...’in yanlarından ayrılıp kahvehaneye gittiğini, 15-20 dakika sonra ...’nun da kalktığını, maktul, ... ve kendisinin iş yerinde kaldıklarını, televizyon seyretmek için yazıhane kısmına geçtiğini, kısa süre sonra sanık ...’ın yazıhanenin kapısına gelerek “Neden orada bulunduğunu, iş yeri sahibinin nerede olduğunu” sorduğunu, sanığa “İş yeri sahibinin kahvehaneye gittiğini, kendisinin de iş yerini beklediğini” söylediğini, sanığın dışarıda bulunan maktule dönerek bağırıp küfretmeye başladığını, bu sırada 1 el silah sesi duyduğunu, dışarı çıktığını, sanıkla maktulü karşılıklı küfrederken gördüğünü, sanığın elindeki tabanca ile maktule hitaben “Sıkarım bak kafana” dediğini, araya girmeye çalıştıklarını, sanığın “S.ktirin gidin şurdan, bir olay olur, sizi burada şahit gösterirler” diyerek elindeki tabancayı kendilerine doğrulttuğunu, korkup olay yerinden ayrıldığını, tanık ...’nu telefonla arayarak kendisini almasını istediğini, olay yerinden yaklaşık 50 metre uzaklaştıktan sonra 1 el daha silah sesi işittiğini, sanığın bağırdığını duyduğunu, korktuğu için olay yerine gidemediğini, sanığın bağırmasından sonra olay yerinden ayrıldığını gördüğünü, maktulün yanına gittiğini, kanamayı görünce maktule fazla yaklaşmadığını, derhâl cankurtaran çağırdığını, cankurtaranı beklerken maktulün kardeşi olduğunu sandığı bir kişinin yanında 3 kişi olduğu hâlde olay yerine geldiğini, bu esnada cankurtaranın da olay yerine ulaştığını, bu olaylar olup bittikten sonra tanık ...’nun gelerek kendisini arabayla olay yerinden aldığını, gördüklerini ona anlattığını, vurulma anında maktulün yanında sadece sanığın bulunduğunu,
    Mahkemede; olay esnasında önce sanığın maktule küfrettiğini, maktulün elinde bıçak bulunmadığını, sanığın kendisini tehdit ettiğini, havaya ateş edildiği sırada kendisinin yazıhanenin içinde olduğunu,
    Bölge Adliye Mahkemesinde; olay günü ve saatinde maktul ve ...’in iş yerinin dışında durduklarını, kendisinin ise içeride televizyon seyrettiğini, bağrışma ve silah sesi gelince dışarı çıktığını, maktul ile sanığın tartıştığını gördüğünü, sanığın “Siz buradan koyun gidin” dediğini, sanığın elinde silah bulunduğunu görünce marangozhaneden ayrıldığını, yaklaşık 50 - 100 metre uzaklaştığında 1 el silah sesi daha duyduğunu, hemen marangozhaneye döndüğünü, gittiğinde maktulün içeride yerde yattığını, sanığın olay yerinde olmadığını, olay sırasında maktulün elinde bıçak görmediğini,
    Tanık ... Kollukta; şehir içi taşımacılık yaptığını, gün içerisindeki teslimat işlerini bitirdikten sonra saat 22.00 sıralarında, maktulün çalıştığı iş yerine kavak kerestesi fiyatlarını sormaya gittiğini, iş yerinde tanık ... ile maktulü gördüğünü, iş yeri sahibi ...’i sorduğunda, ...’in kahvehaneye gittiğini öğrendiğini, tanık ve maktul ile birlikte oturmaya başladığını, yaklaşık yarım saat sonra sanığın geldiğini, maktule hitaben “Ne oturuyorsunuz burada” dediğini, maktulün cevap vermediğini, sanığın maktule “Bir daha buraya gelme” dedikten sonra belinden çıkardığı tabanca ile havaya 1 el ateş ettiğini, kendisine ve ...’ya hitaben “Yürüyün buradan” diyerek kendilerini olay yerinden kovaladığını, Mehmet ile kamyona bindiklerini, 50 metre kadar uzaklaştıktan sonra Mehmet’i kamyondan indirip evine gittiğini, maktulün öldüğünü ertesi gün öğrendiğini, sanığın elindeki silahı kurusıkı zannettiğini, ikinci kez ateş edildiğini duymadığını,
    Mahkemede ve Bölge Adliye Mahkemesinde benzer şekilde; sanığın havaya ateş ettikten sonra kendisine ve ...’ya “Siz buradan uzaklaşın” dediğini ancak kendilerini silahla tehdit etmediğini, olay yerinde bulundukları sırada maktulün elinde bıçak görmediğini, maktulün sanığa küfretmediğini, olay yerinde kadın bulunmadığını,
    Tanık ... Kollukta ve Mahkemede benzer şekilde; maktulü üç yıldır tanıdığını, samimiyetinin bulunmadığını, olay akşamı arkadaşı diğer tanık ... ile birlikte çay içmek maksadıyla Komando ... olarak bilinen ...’in marangozhanesine gittiklerini, bir süre ...’in gelmesini beklediklerini, ...’in saat 22.00’de gelmesi üzerine birlikte çay içtiklerini, daha sonra saat 22.30 sıralarında ...’in yanlarından ayrıldığını, maktul ... ile birlikte çay içmeyi sürdürdüklerini, saat 23.00 sıralarında ... ve maktulün yanından ayrıldığını, yaklaşık 15-20 dakika sonra Mehmet’in telefonla arayarak kendisini yakınlardaki bir benzin istasyonundan almasını istediğini, Mehmet’i alarak evine bıraktığını, bu sırada Mehmet’in kendisine olaya ilişkin gördüklerini anlattığını, kendisinin olay sırasında olay yerinde olmadığını,
    Bölge Adliye Mahkemesinde; olay yerine gittiğinde yaralama olayının gerçekleşmiş olduğunu, sanığın olay yerinde bulunmadığını, daha sonra cankurtaranın geldiğini,
    Tanık ... Mahkemede; eskiden olayın meydana geldiği yerde işçi olarak çalıştığını, iş yerine kadın getirildiğini işittiğini ama görmediğini,
    Tanık .... Mahkemede; ..."in iş yerinde usta olarak çalıştığını, olay günü ikindi saatlerinde maktulün dükkâna kadın getirdiğini, kendisinin bu kişileri dükkânın önünden uzaklaşmaları için uyarıp kovaladığını, sanığın söylemesi üzerine daha önce de maktulü bu hususta ikaz ettiğini ancak maktulün “Cafer bana ne karışır” diyerek ana avrat küfrettiğini,
    Tanık ... Mahkemede; sanığın komşusu olduğunu, olay günü Komando ... lakaplı ... ve iki erkek şahsın iş yerlerine bir kadın getirdiklerini, iş yerinin içerisinde ne yaptıklarını bilmediğini, ama dışarı sarmaş dolaş çıktıklarını, maktulün de kadına sarılıp öptüğünü, kadının kolunu, bacağını sıkıştırdığını gördüğünü,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; besicilik yaparak geçimini sağladığını, resmî eşinden 3, gayriresmî birlikte yaşadığı bir kadından da 3 olmak üzere toplam 6 çocuğunun bulunduğunu, 8 yıl kadar maktule ait evde kiracı olarak kaldıktan sonra olayın meydana geldiği iş yerinin yanındaki eve taşındığını, hemşehrisi olması nedeniyle maktulü yaklaşık 40 yıldır tanıdığını, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, evinin yanındaki kereste satışı yapılan iş yerinin Komando ... lakaplı ...’e ait olduğunu, ...’in burayı yaklaşık 1 ay önce arkadaşı da olan maktul ...’a devrettiğini, devirden sonra maktulün iş yerine kadın getirip eğlence yapmaya başladığını, iş yeri, evine 10 metre mesafede bulunduğu için maktulü “Komşu, bu iş sana yakışmaz” diye uyardığını, maktulün ise “Ben hovardayım, bana karışamazsın” şeklinde tepki gösterdiğini, bunun üzerine durumu Komando ...’e de bildirdiğini, ...’in de kendisine “Ağabey, ben ona yol verdim, iş yerinden ayırdım” dediğini, kiraladığı araçla olay günü arkadaşı ...’ü yanına alarak 22.30 sıralarında mangal yapıp alkol aldıklarını, daha sonra Hayati’yi evine bırakarak kendi evine döndüğünü, aracı park ederken maktulün yanında 3 erkek bulunduğunu, ışıkları söndürdüklerini ve yanlarında da bir kadın olduğunu gördüğünü, yazıhanenin önünde bekleyen maktulün yanına gidip yaptığının ayıp olduğu yönünde sözler sarf ederek maktulü yine ikaz etmeye çalıştığını, maktulün ise hakaret ederek kendisine bıçak çektiğini, aracına gidip suçta kullandığı tabancasını aldığını, maktulün hakaretlerine devam ederek üzerine bıçakla gelmesi üzerine de tabancasıyla 1 el havaya ateş ettiğini, maktulün “Kurusıkı tabancayla beni mi korkutacaksın” demesi üzerine, korkutmak için maktulün bacağına 1 el ateş ettiğini, maktulün yanında bulunan kişilerin kendisine müdahale etmediklerini, kendisinin de bu şahıslara bir şey söylemediğini, maktulü vurduktan sonra biraz yanında beklediğini, daha sonra olay yerinden ayrıldığını, tabancasını otların arasına gizlediğini, olay yerinin karanlık olduğunu, kan görmediğini, maktulün vurulduğunu bilmediğini, maktulü öldürme niyetinin bulunmadığını, böyle bir kastı olsa maktulün başına, karnına ateş edeceğini, silahında bulunan tüm mermileri sıkacağını, olayın evinin yanına kadın getiren maktulün kendisine küfretmesinden kaynaklandığını, pişman olduğunu,
    Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; maktulün 150-200 kg ağırlığında iri yapılı olduğunu, Savcılıkta anlattığı şekilde gelişen tartışma sırasında maktulden korktuğu için önce havaya, maktulün hakaret etmeyi ve bıçaklı taaruzunu devam ettirmesi üzerine de maktulün ayağına ateş ettiğini, öldürme kastının bulunmadığını,
    Mahkemede; tartışma sırasında sanığın hakaret ederek yüzüne tükürdüğünü ve yazıhaneden aldığı bıçakla üzerine yürüdüğünü, bunun üzerine sürekli üzerinde taşıdığı tabanca ile önce havaya, maktulün saldırısına devam etmesi üzerine de yere ateş ettiğini, maktulün yanında bulunan tanıklar ... ve ...’i tehdit etmediğini, olay yerinden ayrılmalarını istemediğini,
    Bölge Adliye Mahkemesinde; olay gecesi marangozhanede içki alemi yapıldığını görünce ikaz maksadıyla olay yerine gittiğini, yazıhanede ... ile bir kadını uygunsuz vaziyette gördüğünü, yazıhane dışında oturan maktulü uyardığını, maktulün hakaret ederek bıçakla saldırması üzerine korkutmak maksadıyla tabanca ile önce havaya ateş ettiğini, bu sırada tanıkların kaçtıklarını, maktulün saldırısına devam etmesi üzerine de yere ateş ettiğini, maksadının maktulü öldürmek veya yaralamak olmadığını, pişman olduğunu, olaydan sonra olay mahallinde fazla durmadığını, hatta kendisi olay yerindeyken, maktulün, kardeşi ..."ı aradığını, yaralandığını ve gelip kendisini almasını söylediğini, kendisinin de olay yerini terk ettiğini,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesi;
    "Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü içermektedir.
    “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” başlıklı 87. maddesinin 4. fıkrası ise suç ve karar tarihindeki hâli ile;
    “Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur”, şeklinde iken 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürülüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle, bu fıkrada yer alan “onaltı” ibaresi “onsekiz” şeklinde değiştirilmiş, TCK’nın 87. maddesinin 4. fıkrası “Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
    Konuya ilişkin TCK"nın 87. maddesinin gerekçesinde ise; “Dördüncü fıkrada, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış bu kasten yaralama hâllerinde, failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için, ‘Genel Hükümler Kitabı’nda yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara ilişkin hükümler, burada da geçerlidir” açıklamasına yer verilmiştir.
    765 sayılı TCK’da objektif sorumluluk esasına dayanan düzenlemelere yer verilmiş iken, 5237 sayılı TCK’da objektif sorumluluk esası benimsenmemiştir. Suçu, “kanunda tanımlanmış bir haksızlık” olarak öngören yeni suç teorisinde, bir hareketi yapan kişi, bu hareketin tüm sonuçlarından her şartta sorumlu tutulmamakta, bir başka anlatımla “kusursuz sorumluluk” terk edilmiş olmaktadır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, s.161.).
    765 sayılı TCK’daki objektif sorumluluk esasının yerine 5237 sayılı TCK’da haksızlığın bir gerçekleştirilme şekli olarak kast-taksir kombinasyonuna, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara yer verilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için, 5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde, suçun manevi unsurları arasında gösterilen kast-taksir kombinasyonu, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suç üzerinde durulmalıdır.
    5237 sayılı TCK’nın “Netice sebebiyle ağırlaşmış suç” başlıklı 23. maddesi;
    “(1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir” şeklindedir.
    Buna göre; failin gerçekleştirdiği bir eylemde, kastettiğinden daha ağır veya başka bir sonucun meydana gelmesi hâlinde, sorumlu tutulabilmesi için netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olmasının kabulü gerekmektedir. Fail, bu sonucun meydana gelmesinden taksirle bile sorumlu tutulamıyorsa, objektif sorumluluğun kaldırılmasının doğal bir sonucu olarak, sadece nedensellik bağının bulunuyor olması, neticeden sorumlu tutulması için yeterli olmayacaktır.
    Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise, failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırılmaktadır. Örneğin, cinsel saldırı suçunda mağdurun bitkisel hayata girmesi, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, 5. Bası, İstanbul 2015, s. 286 vd; Mehmet Emin Artuk, ... Gökcen, A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, Turhan Kitabevi, Ankara 2009, c 3, s. 2484 vd.).
    5237 sayılı TCK’nın 23. maddesinde düzenlenmiş bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel kuralın, özel hükümler arasında kendisine yer bulduğu maddelerin başında gelen TCK’nın 87. maddenin 4. fıkrasına göre, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCK’nın 86. maddesinin 1. fıkrası veya 1. fıkrası ile birlikte 3. fıkrası kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak şartıyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir.
    Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK"nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
    a- Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
    b- Mağdurun TCK’nın 86. maddesinin birinci maddesi kapsamında yaralanmış olması veya 86. maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
    c- Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
    d- Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
    Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
    Buna göre, fail mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail mağdurun yaralanmasını değil de, ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
    Madde metnine göre faile verilecek ceza belirlenirken kasten yaralama suçunun düzenlendiği TCK"nın 86. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına yollama yapılmıştır. O hâlde, mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanması gerekmektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasında karşılığını bulan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralamalarda 87. maddenin 4. fıkrası uygulanamayacaktır.
    Üçüncü şart olarak mağdurun ölmesi ve failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
    Son olarak, failin meydana gelen bu ölüm sonucundan, en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması gerekir.
    Diğer yandan, 5237 sayılı TCK’nun “Kasten öldürme” başlığı altında 81. maddesinde düzenlenen suçun manevi unsuru öldürme kastı iken, 87. maddesinin 4. fıkrasına düzenlenen yaralama sonucunda ölüme neden olma suçunun manevi unsuru yaralama kastıdır. O hâlde, kasten öldürme suçu ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu arasındaki ayırıcı kriterlerden en önemlisi manevi unsur farklılığı olacaktır. Suçun vasıflandırılması için failin kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğu büyük önem taşımaktadır.
    5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kast, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ... ile maktul ...’nın hemşehri oldukları, sanığın olay tarihinden önce yaklaşık 8 yıl süreyle maktule ait evde kiracı olarak kaldığı, daha sonra bu evden taşınarak tanık ...’in işlettiği marangozhanenin yanında bulunan binada ikamet etmeye başladığı, sanığın iddiasına göre olaydan bir süre önce ...’in marangozhaneyi maktul ...’ya devrettiği, iş yerini devralan maktulün yazıhaneye getirdiği kadınlarla eğlence yapmaya başladığı, bu durumdan rahatsızlık duyduğunu ileri süren sanığın bizzat ve aracılar vasıtasıyla maktulü uyardığını iddia ettiği, ancak maktulün iş yerine kadın getirip çevreye rahatsızlık verdiği hususunun tanık ... tarafından doğrulanmadığı, olay gecesi alkollü şekilde evine gelen sanığın, evinin yanındaki marangozhanede çay içip oturan maktul ile tanıkları görmesi üzerine maktulün yanına gittiği, yazıhane kısmında televizyon izleyen tanık ...’ya orada ne yaptığını sorduktan sonra yazıhane dışında bulunan maktule hakaret edip maktulle tartışmaya başladığı, tartışma sırasında yanında taşıdığı ruhsatsız tabancasını çıkararak havaya 1 el ateş ettiği, silah sesini işiterek dışarı çıkan ... ile maktulün yanında bulunan tanık ...’i olay yerinden kovarak uzaklaştıran sanığın, daha sonra da maktulün bacak bölgesine 1 el ateş ettiği ve silahını dışarıdaki çalılar arasına gizledikten sonra kiralık aracına binip saat 23.05.02’de hareket ederek olay yerinden uzaklaştığı, maktulün sol diz kapağı iç yan bölgesinden giren ateşli silah mermi çekirdeğinin, sol bacak arka yüz 1/3 üst seviyeden çıkarak vücudu terk ettiği, maktulün bacaktaki posterior ven ve arter yaralanması nedeniyle dış kanama geçirdiği, sanık tarafından olay yerinden uzaklaştırılan tanık ...’nın 2. kez silah sesi duyması üzerine yaklaşık 50 metrelik mesafeden olay yerine geri geldiğinde maktulü tek başına yerde kan içinde yatarken görmesi üzerine telefonla cankurtaran çağırdığı, kayıtlara göre; saat 23.00 sıralarında Meram Tıp Fakültesi Hastanesine getirildiğinde şuuru kapalı, genel durumu kötü olan maktulün, tansiyonunun alınamadığı, nabzının dakikada 46 olarak sayıldığı, cildinin soğuk olduğu, iç çekme şeklinde solunum yapabildiği, yapılan tıbbi müdalelere karşın Hastaneye getirilişinden yaklaşık 4 saat sonra, saat 03.45 sıralarında büyük damar açılması, dış kanama ve hemorajik şok neticesinde hayatını kaybettiği, aynı gece yakalanan sanığın suçta kullandığı tabancayı gizlediği yerden çıkararak kolluk görevlilerine teslim ettiği, teslim alınan tabancanın atış yatağında 1 adet, şarjöründe 4 adet olmak üzere toplam 5 adet mermi bulunduğu anlaşılan olayda; sanıkla maktul arasındaki ihtilafın husumet boyutunda olmaması, alkollü olarak evine dönen sanıkla maktul arasında aniden gelişen olay sırasında sanığın yakın mesafeden maktulün bacak bölgesini hedefleyerek, yukarıdan aşağıya seyredecek şekilde tek el ateş etmiş olması, sanığın atışlarına devam etmesine engel bir neden bulunmamasına ve maktulün bacak bölgesini hedeflediği tek atıştan sonra, çalışır durumdaki tabancasında, atışa hazır 5 mermisi daha bulunmasına karşın, yaralı ve savunmasız durumdaki maktule yönelik tekrar ateş etmek veya saldırıda bulunmak yerine eylemine kendiliğinden son vermiş olması hususları birlikte göz önüne alınıp sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde;
    Özel Dairenin; sanığın, tanıklar ... ve ...’yı olay yerinden uzaklaştırarak yaralanan maktulün kan kaybından ölümünün gerçekleşmesini sağlamak için maktulün başında beklediğine ilişkin olay kabulüne, olay yerine 50 metre mesafede bulunduğunu belirten ve maktulün yaralanmasına neden olan 2. silah sesinden hemen sonra olay yerine gittiğinde maktulü yerde yatar şekilde tek başına gördüğünü ifade eden tanık ...’nın beyanı ile maktulün Hastaneye kaldırıldıktan yaklaşık 4 saat sonra hayatını kaybetmiş olması karşısında itibar etmenin mümkün olmadığı,
    Bu şekilde sanığın öldürme kastıyla değil yaralama kastıyla hareket ettiği, yaralama eylemiyle maktulün ölümü arasında illiyet bağı bulunması karşısında da sanığın eyleminin kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince kurulan hükmün bozulmasına ilişkin kararının kaldırılmasına, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin usul ve yasaya uygun olan 22.12.2016 tarihli ve 74-183 sayılı kararının onanmasına, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’la 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A, 107 ve geçici 6. maddelerinde yapılan değişiklikler ile hükmolunan ceza miktarı, gözaltında, tutuklulukta geçirilen süreler ve koşullu salıverilme tarihine kadar cezaevinde kalması gereken süre birlikte gözetildiğinde; sanık ...’ın tutuklu bulunduğu kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan tahliyesine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için yazı yazılmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Sanığın maktule yönelik eylemi, kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçunu oluşturduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 27.11.2018 tarihli ve 3853-4986 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin usul ve yasaya uygun olan 22.12.2016 tarihli ve 74-183 sayılı hükmünün ONANMASINA,
    4- 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’la 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A, 107 ve geçici 6. maddelerinde yapılan değişiklikler ile hükmolunan ceza miktarı, gözaltında, tutuklulukta geçirilen süreler ve koşullu salıverilme tarihine kadar cezaevinde kalması gereken süre birlikte gözetildiğinde; sanık ...’ın tutuklu bulunduğu kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
    5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.05.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi