Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/8038
Karar No: 2012/5080
Karar Tarihi: 31.05.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/8038 Esas 2012/5080 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, davacının babası tarafından 40 yıldan uzun süreli zilyetliği yapılan ve 2004 yılında taksim sonucu kendisine düşen bir parça taşınmazın Hazine adına tapuya tescil edilmesi sonucu oluşan tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle açılmıştır. Mahkeme, davanın kabulüne karar vererek taşınmazın Hazine üzerindeki tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline hükmetmiştir. Ancak davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi sonucu, mahkemenin eksik incelemeyle karar verdiği belirtilmiş ve arazi kullanım süresinin ve niteliğinin tespiti için uzman bilirkişi kurulu oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, davacının diğer kardeşleri yönünden de belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Kararda, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi de açıklanarak, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği maksimum taşınmaz miktarları belirlenmiştir. Mahkeme kararı, HUMK'nun 428. maddesi uyarınca bozulmuştur.
Kanun maddeleri: 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi.
8. Hukuk Dairesi         2011/8038 E.  ,  2012/5080 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İncesu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 11.11.2011 gün ve 108/366 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı dava dilekçesinde; babasının 40 yılı aşkın zilyetliğinde iken 2004 yılında yapılan taksimde kendisine düşen bir parça taşınmazın kadastro çalışmalarında 113 ada 57 parsel olarak Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, taşınmazın 2004 yılında yapılan kadastro tespitlerinde "ham toprak" vasfı ile Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiğini, davacının taşınmazda hak sahibi olması halinde dava tarihine kadar beklemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, 26.08.2011 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 2.828,52 m2 yüzölçüme sahip yerin Hazine üzerindeki tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 113 ada 57 parsel "ham toprak" vasfı ile senetsizden, 03.10.2003 tarihinde Hazine adına tespit edilmiştir. Tutanak itirazsız olarak 16.04.2004 tarihinde kesinleşmiş ve aynı tarihte Hazine adına tapuya tescil edilmiştir. Yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar; dava konusu taşınmazın öncesinde halen sağ olan davacının babasına ait iken babasının 2004 yılında çocukları arasında yapmış olduğu taksimle taşınmazın davacıya düştüğünü açıklamışlardır. Ancak mahkemece uyuşmazlığın çözümü amacıyla hava fotoğrafından yararlanılmadığı gibi davacı, babası ve diğer kardeşleri yönünden usulüne uygun miktar araştırması da yapılmamıştır.
    Bilindiği üzere bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının tespit tarihinden önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 20–30 yıl öncesine ait (1970-1980 yılları arası) en az iki farklı tarihe ait stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla üç boyutlu olarak incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde, arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği görülecektir.
    Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle yukarıdaki açıklamalar gereğince iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığının usulüne uygun şekilde Harita Genel Komutanlığından sorularak getirtilmeli, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliği ve kullanım süresinin ne zaman başladığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi sözleri, bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın niteliği ve tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi ile süresi ayrı ayrı tespit edilmeli ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu Kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Mahkemece davacı ve babası yönünden Tapu Sicil Müdürlüğünden ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden gerekli araştırma yapılmış ise de belgesizden edinilen taşınmazlar olup olmadığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmamış, tapuda kayıtlı bulunan taşınmazların tutanakları celp edilememiş ve davacının diğer kardeşleri yönünden herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Davacı ve babası yönünden Kadastro Müdürlüğünden, kardeşleri yönünden, Tapu Sicil Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden belgesizden edinilen taşınmaz bulunup bulunmadığının sorularak ve varsa bu taşınmazlara ait tapu kayıtları, kadastro tutanakları ve hüküm dosyalarının getirtilerek 3402 sayılı Yasanın 14.maddesindeki limitlerin gözönüne alınmamış olması da doğru değildir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3.maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3, 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 31.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi