12. Hukuk Dairesi 2015/22412 E. , 2016/3190 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklının murisleri tarafından imzalanan kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için mirasçılar hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 numaralı ödeme emrinin borçlulara 08.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçluların ise 10.03.2015 tarihinde icra mahkemesine yaptıkları başvuruda, mirası reddettiklerine ilişkin 19.02.2015 tarihli mahkeme kararını sunarak icra müdürülüğünce verilen hacizlerin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararın ve takibin iptalini istedikleri anlaşılmaktadır.
İcra takibine konu kredinin borçlusu, takip borçlularının murisi olup, takip muteriz borçlular hakkında mirasçı sıfatı ile yapılmaktadır. Borçlular ise mirası reddettiklerinden murisin borcundan sorumlu olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini ve hacizlerin kaldırılmasını istemişlerdir. Bir diğer ifade ile borçlu olmadıklarını ileri sürmektedirler.
Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 esas 2014/929 karar sayılı kararında, borçluların mirası reddettikleri nedeniyle borçlu olmadıklarına yönelik iddialarının borca itiraz olup, ödeme emri tebliği üzerine yasal sürede yapılması gerektiği kabul edilmiştir.
Dairemizce, anılan karar doğrultusunda içtihat değişikliğine gidilerek, Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilen ilke benimsenmiştir.
“İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Mesela ödeme, …sıfat itirazı gibi…. Borçlunun borcu olmadığına ilişkin itirazı, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır.” (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.197, Kasım 2004-İstanbul)
Bununla birlikte, İİK"nun 53.maddesine göre; borçlunun ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse mirası ret süresince mirasçılar hakkında takip yapılamaz. Bu maddenin uygulanabilmesi için icra takibinin mirasın reddi süresinde yapılması ya da murisin takibe başlandıktan sonra ölmüş olması gerekir. İİK. nun 53.maddesine aykırı olarak takip yapılması ya da takip işlemlerine devam edilmesi nedenlerine dayalı olarak ilgililer İİK"nun 16.maddesi uyarınca icra mahkemesine
şikayette bulunabilirler. İİK"nun 53.maddesine aykırılık iddiası ise kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK"nun 16/2. maddesi uyarınca şikayet süresiz olacaktır.
Somut olayda murisin takipten önce 12.01.2014 tarihinde vefat ettiği ve mirası ret süresi geçtikten sonra 22.04.2014 tarihinde mirasçılar hakkında takip başlatıldığı görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK"nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16. maddesinin uygulama yeri yoktur.
Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK"nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. Pek tabidir ki ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle mirasın reddi yoluna başvurulmuş olmakla, henüz yargılamanın devam ediyor olması durumunda, borçlunun mirası reddettiğini İİK"nun 62/1. maddesinde öngörülen yasal sürede icra dairesine itiraz olarak bildirmesi halinde itirazın kaldırılması talebinin incelenmesi sırasında bu dava bekletici mesele yapılacaktır. (İİK. m.68/4)
Ne var ki borçlular, ödeme emri 08.05.2014 tarihinde tebliğ edildiği halde, mirasın reddi kararına dayalı olarak, yasal 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra, 11.06.2014 tarihinde icra müdürlüğüne verdikleri dilekçe ile itiraz etmişlerdir. Öte yandan, icra takibinin şekline göre borçluların borca itirazlarını icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine bildirmesi gereksiz ve geçersiz bir işlem olup, sonuç doğurmayacaktır. Bu nedenle borçlular hakkındaki takip kesinleşmiş bulunmaktadır. Belirtilen durum karşısında, borçluların takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde mirasın reddine ilişkin mahkeme kararını icra müdürlüğüne sunmak suretiyle kesinleşen takipte, takibin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını isteyemeyeceği açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.