4. Ceza Dairesi 2013/40050 E. , 2014/36855 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 4 - 2012/186808
MAHKEMESİ : Hadim(Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 15/03/2012
NUMARASI : 2011/8 (E) ve 2012/8 (K)
SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu. Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarım etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolovyski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Hajris/Boylş/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520).
İncelenen dosyada; sanığın, orman sınırına bitişik bahçesini sulamak için orman arazisi içine 100 metre su borusu döşemesi nedeniyle hakkında tutanak düzenlemek isteyen orman muhafaza memurunun, önce rüşvet istediğini, katılana, kendisi gibi aynı şekilde boru döşeyen diğer kişiler hakkında neden zabıt tutmadığını sorarak “ondan da mı rüşvet alıyorsun ki üç yıldır göz yumuyorsun”
dediği, katılanın tabancasını çıkartıp sanığa doğrulttuğu, sanığın olay yerinde bulunan kızının korkudan bayıldığı, yargılamanın her aşamasında sanığın, katılanın kendisinden rüşvet istediğini, ancak kanıtlayamadığını savunduğu, ilk önce katılan hakkında, sanığı silahla tehdit ettiği iddiasıyla dava açıldığı, yargılama devam ederken katılanın, hakaret suçundan şikayet dilekçesi vermesi üzerine de sanık hakkında hakaret suçundan dava açıldığı olayda; katılanın, tehdit suçundan mahkum olması da dikkate alındığında, sanığın sözlerinin, belirli olgulara dayalı bir eylemin ispatlanması amacına yönelik soru niteliğinde olup, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı, maruz kaldığı duruma karşı ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık K.. Y..’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.