17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/5713 Karar No: 2016/9457 Karar Tarihi: 27.10.2016
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/5713 Esas 2016/9457 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/5713 E. , 2016/9457 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, .... davacı şirketçe sigortalandığını, poliçe vadesi içinde 28/02/2011 tarihinde mülkiyeti davalıya ait taşınmazdaki pis su tesisatından akan suların şubeye girmesi neticesinde su hasarı meydana geldiğini, hasar nedeniyle sigortalısına 8.312,00 TL hasar ödendiğini, ödenen tazminat sebebiyle TTK"nun 1301. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 8.312,00 TL tazminatın 28/02/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, hasarın fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1)Dava, yangın sigorta poliçesi kapsamında ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.3.1944 Tarih E.37, K.9, RG.3.7.1944 sayılı kararında bu husus;" Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Davacı ... şirketi olup, davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeni, davalı ... ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmaktadır. ...
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun sulh hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 4/(1-a) hükmü: “Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; Kiralanan taşınmazların,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler” şeklindedir. Davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun yürürlük tarihinden sonra 14.10.2011 tarihinde açılmış olmasına ve az yukarıda belirtilen yasa hükmüne göre kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda sulh hukuk mahkemesinin görevli olmasına göre mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir. 2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.