13. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/2438 Karar No: 2013/1740 Karar Tarihi: 28.1.2013
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/2438 Esas 2013/1740 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2013/2438 E. , 2013/1740 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı,... Kentsel Dönüşüm projesi kanunu ve buna bağlı yönetmelik ve Belediye Meclis kararına dayanarak 4610 analiz numaralı evini konut karşılığında davalıya devrettiğini, 4610 numaralı kıymet takdir komisyonu analiz raporunda bina, müştemilat ve ağaçların bedelinin 13294 TL olarak belirlendiğini, ancak kendisine eksik ödeme yapıldığını, ödenmeyen 10953 TL.nin tahsili için yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İİK.nın 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu 2013/2438-1740 tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7.maddesi gereğidir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün 1.bendinde yer alan (alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının reddine) sözlerinin karardan çıkartılarak yerine aynen (koşulları oluştuğundan 10.953 TL asıl alacak miktarının %40"ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 28.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.