20. Hukuk Dairesi 2014/5894 E. , 2014/7492 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 18.07.2012 tarihli dava dilekçesi ile180 ada 2 parsel sayılı, 14.768,15 m2 yüzölçümü ve tarla vasfıyla ... adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın bir kısmının kesinleşmiş orman sınırları içerisinde kaldığını belirterek, bu kısmın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tecsilini, tapusu iptal edilen bu kısma davalının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile arsel sayılı taşınmazın 10.09.2013 tarihli fen bilirkişi ve 14.09.2013 tarihli orman bilirkişi rapor ve krokilerinde (A) harfiyle gösterilen 90,85 m2 kısmının tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, davalıların müdahalesinin men"ine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından yargılama giderleri ve esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava kesinleşen orman sınırları içerisinde kalan taşınmaza yönelik açılmış tapu iptal ve tescil davasıdır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 22.10.1977 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 15.06.2007 tarihinde kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanunla değişik 9. maddesi uyarınca yapılan fenni hataları düzeltme çalışması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (A) harfli 90,85 m2 kısmının orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşılarak yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davalının taşınmaza müdahalesinin men"ine karar verilmiş ise de, taşınmaz tapuda halen davalı adına kayıtlı olup, maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmiş, Medenî Kanunun 683. maddesinde ise mülkiyet hakkının içeriği, “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.” şeklinde tarif edilmiştir. Bu kanun ve anayasal düzenlemeler karşısında mülkiyet hakkı sahibi olan tapu malikinin, tapuda malik olduğu sürece taşınmazı kullanma hak ve yetkisinin bulunduğu gözetilmeden davalının taşınmaza olan müdahalesinin önlenmesine karar verilmesinin kanun bir dayanağı bulunmamaktadır. Ayrıca, dava konusu taşınmazın tapu kaydında; 90,85 m2 kısmının orman sınırı içinde kaldığına ilişkin şerh bulunmakta olup, mahkemece orman sınırı içinde kalan bu kısmın tapusu iptal edildiği halde, tapu kaydında yazan şerhin silinmesine karar verilmemiştir.
Bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının ikinci paragrafının son cümlesi olan “davalıların müdahalesinin menine ” cümlesinin kaldırılması ve hükme üçüncü paragraf olarak, “dava konusu taşınmazın tapu kaydında yazan "90,85 m2 kısmı orman sınırı içinde kalmaktadır" şerhinin silinmesine cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 11/09/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.