Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2927
Karar No: 2012/4997
Karar Tarihi: 29.05.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/2927 Esas 2012/4997 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı ve davacı arasında devletin sahip olduğu bir dairenin alımında davacının katkı payının alınması talebiyle açılan davada, mahkeme davacının bağışta bulunduğunu kabul etti ve davanın reddine karar verdi. Ancak Yargıtay bu kararı bozdu. Yargıtay, davacının açıklamalarının bağış niteliğinde olduğu sonucuna varmanın yanıltıcı olduğunu belirtti. Boşanma sonucu mal rejimi sona erdiğinden, davalı tarafın alımından feragat etmesine rağmen, katkı payının talep edilebileceği sonucuna vardı ve davacının talebini kabul etti. Kararda, Medeni Kanun’un 227. Maddesi, Medeni Kanun’un 4722 Sayılı Kanun’un 10. Maddesi ve Medeni Kanun’un 202. Maddesi anlatılmıştır.
8. Hukuk Dairesi         2012/2927 E.  ,  2012/4997 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı


    ... ile Semra Kalaycı aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 19.01.2012 gün ve 1160/61 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.05.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde alınan ve davalı adına tescil edilen 3248 ada 1 parselde bulunan 6 nolu dairenin alımında vekil edenine ait banka hesabındaki paralar ve işyerinden aldığı nakit ile katkıda bulunulduğunu açıklayarak TMK.nun 227.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesine, faiz ve fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere toplam 20.000 TL katkın tasfiyenin sona ermesinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... Kalaycı (Kırhan) vekili, dava konusu dairenin vekil edenine ait takılar, şahsi altınların bozdurulması, vekil edeninin çevresinden aldığı borçlarla edinildiğini, evin tadilatlarının da vekil edenince yapıldığını, sonrasında borçların kapatılabilmesi amacı ile davacının da bilgisi dahilinde satıldığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının 8.5.2009 tarihli dilekçesinde davacının ısrarı üzerine ev alma kararının verildiğini, davalının doğum günü olması sebebiyle güzel bir jest olacağı düşünülerek gayrimenkulün davalı adına tescil edildiğini beyan ve ikrar ettiği, bu açıklama karşısında taşınmazın alımında verilen paranın eşe yapılan elden bağışlama niteliğinde olduğu, bunun davalının kişisel malı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar 11.12.2007 tarihinde evlenmiş, 03.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.09.2009 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.).
    Dava konusu 3248 ada 1 parselde bulunan 6 nolu daire 26.2.2009 tarihinde davalı adına satın alınarak tescil edilmiş, 14.4.2009 tarihinde dava dışı ...’a satılmıştır. Alım tarihi ve davacının katkıda bulunduğu iddiası ile TMK.nun 227.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesini istediğine göre talebinin değer artış payı alacağı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davacının gerekçede yazılı beyanının bağış niteliğinde olduğundan hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
    Şöyle ki; davacı ..., aleyhine açılan boşanma davasına karşı verdiği 8.5.2009 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde “evlilik birliği içinde davacının ısrarı üzerine ev alma kararı verilmiş, müvekkilin o ana kadar ki tüm nakit birikimleri ve düğünde takılan takılar bozdurularak 26.2.2009 tarihinde şu anda davalı adına kayıtlı İzmir Konak 3248 ada 1 parselde kayıtlı daireyi almışlardır. Dairenin alımının öncesinde alınan dairenin kimin üzerine kayıtlı olması gerektiği konusunda davalı tarafından ısrarla tek taraflı olarak kendi üzerine kayıtlı olması gerektiği konusunda tartışma çıkarılmış, bu belirsizlik döneminde tapu satışı sırasında kullanılacak olan müvekkile ait fotoğraflar ortadan kaybolmuş, satışın yapılacağı gün gayrimenkulün satımına aracılık edecek emlakçının önünde dahi bu tartışma davalı tarafından sürdürülmüştür. Davalının bitmeyen ısrarı ve tartışmaları sürdürmesi üzerine satış tarihinden 2 gün sonrasının davalının doğum günü olması nedeni ile de güzel bir jest olacağı düşünülerek gayrimenkulün tapu kaydı davalının üzerine yapılmıştır” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Mahkemece bu açıklamalar içinde geçen doğum günü sebebiyle jest ifadesinden hareket edilmiştir. Ancak bu açıklamadan yaklaşık 4 ay sonra taraflar ve taraf vekillerinin katılımı ile düzenlenerek imzaları ile tasdik edilen, mahkemece de, onaylanarak boşanma davasına esas alınan 4.9.2009 tarihli protokolün 3.maddesinde “Semra K. üzerine kayıtlı bulunan taşınmaz hakkında katkı payına ilişkin her türlü dava hakları saklı kalarak tarafların müşterek ikametgahı olarak evde bulunan menkul mallar açısından bir ihtilaf bulunmayıp özel eşyalar dahil olmak üzere birbirlerinin kabulü dahilinde paylaşım yapılmıştır” yazmaktadır. Görüldüğü gibi 8.5.2009 tarihli dilekçedeki davacı ...’in beyanları bütünü ile değerlendirildiğinde davacının bağış iradesi ve kastının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosya arasında bu beyanlar dışında davacı veya vekilinin bağış anlamına gelebilecek herhangi bir ifadeleri de yoktur. Ayrıca bu beyandan sonra düzenlenen 4.9.2009 tarihli boşanma protokolünün 3.maddesinde bu taşınmazla ilgili katkı payına ilişkin dava hakları saklı tutulduğuna göre artık erkek tarafından kadına bu taşınmazın bağışlandığından söz etmek mümkün değildir. Bağışlanan taşınmaz bakımından protokolde böyle bir taşınmazın yer alması hayatın olağan akışına da uygun değildir.
    Mahkemece, tüm taraf delillerinin toplanarak, dava konusu mal varlığına ilişkin değer artış payı alacağı isteği ile ilgili işin esasına ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken davacının 8.5.2009 tarihli dilekçesindeki açıklamalarının bağış niteliğinde olduğu kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 29.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi