Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/555
Karar No: 2020/217

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/555 Esas 2020/217 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/555 E.  ,  2020/217 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 152-192


    İhmali davranışla görevi kötüye kullanma suçundan sanık ..."nun beraatine ilişkin Bafra Ağır Ceza Mahkemesince 16.01.2013 tarih ve 72-14 sayı ile kurulan hükmün, katılan ... ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 06.06.2016 tarih ve 6131-5928 sayı ile;
    "Dosya içeriğine göre, noter olan sanığın katılana ait aracın satış işleminin yapılması sırasında, kendisini ... olarak tanıtan alıcı kişinin ibraz ettiği sahte nüfus cüzdanındaki nüfusa kayıtlı olduğu yer, cilt ve seri numarası gibi bilgilerin MERNİS kaydındaki bilgilerden farklı ve basit araştırmayla belirlenmesi olanaklı olduğu hâlde gerekli karşılaştırmayı yapmadan satış sözleşmesini düzenleyip katılanın zararına neden olmak suretiyle atılı suçu işlediği sabit olduğu nazara alınarak mahkûmiyeti yerine, oluşa uygun düşmeyen yanılgılı hukuki değerlendirme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bafra Ağır Ceza Mahkemesi ise 15.11.2016 tarih ve 152-192 sayı ile;
    "...Katılan ...’ın ... plakalı aracını satmak için katılan ... ..."ün kimlik bilgilerini kullanan şahısla görüşme yaptığı, aracın satışı konusunda anlaştıkları, bu görüşmelerde katılan ... ...’ün 2011 yılında kaybettiğini söylediği kimlik bilgilerinin kullanıldığının anlaşıldığı, suç tarihinde katılan ... ve kendisini ... olarak tanıtan kişinin Bafra 3. Noteri olarak görev yapan sanık ..."nun bürosuna gittikleri,
    Kendisini ... olarak tanıtan kişinin katılan ... ...’ün daha önce kaybettiği ve MERNİS kaydında "Güce" olan "nüfusa kayıtlı olduğu yer" hanesinde "Tirebolu", "4" olan cilt numarası hanesinde "27" ve gerçek seri numarası olan "U10-639781" yerine de "H08-804507" yazan nüfus cüzdanını kullandığının anlaşıldığı,
    Sanığın sorumlusu olduğu noterlik bürosunda nüfus müdürlükleri ile mevcut online bilgi paylaşımı gereği, katılan ... ...’e ait güncel bilgilerin satış sözleşmesinde yer aldığı,
    Sanık veya sorumlusu olduğu emri altındaki görevlilerinin kendilerine sunulan kimlik bilgisi ile MERNİS"ten sözleşmeye online olarak geçen kimlik bilgilerinin birbirini tutup tutmadığı konusuna bakmadıkları, ilgili kişinin tüm kimlik bilgilerini ve son almış olduğu nüfus cüzdanı seri numarasını, kayıt numarasını ve veriliş tarihini görebildikleri hâlde buna dikkat etmedikleri, böylece huzura gelen araç alıcısının gerçek ... olup olmadığını anlamadan gerçek kimlik sahibi talepte bulunmuş gibi, ... plaka sayılı aracın satıcı ... ile alıcı ... arasında satışına dair 04.11.2011 tarihli ve 07442 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesini tanzim ederek onayladığı, satış sözleşmesinde aracın bedelinin alındığının ifade edildiği yukarıdaki deliller, sanığın tevilli ikrarı, katılanların beyanı ve tüm dosya kapsamı ile usulen sabittir.
    Sanığın sübut bulan ve yukarıda açıklanan eylemi şeklen ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarını barındırır gibi görülmekle birlikte, katılan ... ile katılan ... ... ismini kullanan kişi arasında gerçekleşen satış işleminde; katılan ..."ın araç bedelini aldığına yönelik kayıtsız şartsız beyanı bulunmaktadır. Katılan ... aracı 39.000 TL"ye sattığını, 5.000 TL"sini peşin aldığını, geri kalan miktar için 34.000 TL"lik senet aldığını söylemiş ve buna ilişkin olduğunu söylediği 27.11.2011 ödeme tarihli, 34.000 TL bedelli, borçlusu ..., alacaklısı kendisi olan bono sunmuş ise de, bu bonoda bedelin nakten ahzolunduğu ifade edilmiş, davaya konu araç satışı ile ilgisi kurulamamıştır. Noterde düzenlenen sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli senetteki kayıtsız şartsız (bedelin alındığına ilişkin) beyan karşısında, satış sözleşmesi ile ilgisi kurulamayan hatta kendi üzerinde dahi araç satışı ile ilgili bir kayıt içermeyen, sadece araç satışı ile ilgisi katılan tarafından sözlü olarak ifade edilen bono hakkında katılanın sözlü açıklamalarıyla araçla ilgisi kurularak, noterdeki sözleşmeden daha etkin ispat kuvveti tanınması mümkün değildir. Bu durumda sanığın eylemiyle katılan ...’ın zarara uğradığını söylemek mümkün değildir.
    Bir an için olayda zarar unsurunun gerçekleştiği kabul edilse dahi Türkiye Noterler Birliğinin 3 Nolu Genelgesine göre "İlgilinin, il, ilçe, köy/mahalle gibi anahtar bilgilerde farklılık tespit edilmesi hâlinde, kimlik paylaşım sisteminde yer alan bilgilere göre işlem yapılması gerektiği" şeklindeki düzenlemesinin karşısında; sanığın ibraz edilen kimlikle MERNİS kayıtları arasında seri, ilçe ve cilt numaralarındaki farklılıklara rağmen MERNİS kayıtları esas alınarak işlem yapılması nedeniyle ihmal suretiyle görevi kötüye kullandığından bahsedilemeyeceği" gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi beraatine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.03.2017 tarihli ve 13125 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 26.09.2019 tarih ve 1433-8837 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2012 tarihli ve 548-1 sayılı yazısı ile sanık hakkında kovuşturma izni verilmesinin talep edildiği, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.03.2012 tarihli ve 7606 sayılı yazısı ile kovuşturma izni verildiği,
    Bafra 3. Noterliğince düzenlenen 01.11.2011 tarihli ve 7331 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesine göre; ... plakalı aracın satıcısının ..., alıcısının ..., satış bedelinin ise 40.000 TL olduğu,
    Bafra 3. Noterliğince tanzim edilen 01.11.2011 tarihli ve 7353 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesine göre; ... plakalı aracın satıcısının ..., alıcısının ..., satış bedelinin ise 40.000 TL olduğu,
    Bafra 3. Noterliğince düzenlenen 04.11.2011 tarihli ve 7442 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesine göre; ... plakalı aracın satıcısının ..., alıcısının ..., satış bedelinin ise 40.000 TL olduğu, sözleşmede satıcının söz konusu aracı alıcıya satıp bedelinin tamamını aldığının ve aracın teslim edildiğinin belirtildiği, Osmangazi Nüfus Müdürlüğü tarafından düzenlenen 14.09.2011 tarihli, 28235 kayıt, U10 639781 seri numaralı nüfus cüzdanına göre Giresun ili Güce ilçesi Ergenekon Mahallesi/Köyü, 4 cilt, 16 aile sıra, 10 sıra numarasında nüfusa kayıtlı, baba adı Kemal, ana adı Saliha, doğum tarihi 01.09.1985, doğum yeri Giresun olan ve hâlen Emek Fatih ... adresinde oturduğunu söyleyen ... adlı kişiye ait olduğu belirtilerek onaylandığı,
    Samsun 3. Noterliğince düzenlenen 16.11.2011 tarihli ve 23092 yevmiye sayılı vekâletnameye göre; ... plakalı aracı satmak ve satışla ilgili işlemleri yapmak üzere ...’ün...’yi vekil tayin ettiği,
    Samsun 5. Noterliğince tanzim edilen 16.11.2011 tarihli ve 30096 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesine göre; ... plakalı aracın satıcısının ..., alıcısının ..., satış bedelinin ise 40.000 TL olduğu ve ... adına satış işlemini Ali Gökçe’nin gerçekleştirdiği,
    Samsun 4. Noterliğince düzenlenen 17.11.2011 tarihli ve 25399 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesine göre; ... plakalı aracın satıcısının ..., alıcısının..., satış bedelinin 34.700 TL olduğu,
    04.11.2011 tarihli araç satış sözleşmesinin düzenlenmesi esnasında ibraz edilen ve ... adına olan nüfus cüzdanındaki bilgilere göre; Bulancak Nüfus Müdürlüğünden 28.07.2004 tarihinde verildiği, 2857 kayıt, H08 804507 seri numaralı, Giresun ili Tirebolu ilçesi Ergenekon Mahallesi/Köyü, 27 cilt, 16 aile sıra, 10 sıra numarasında nüfusa kayıtlı olup, baba adının Kemal, ana adının Saliha, doğum tarihinin 01.09.1985 ve doğum yerinin Giresun olduğu,
    Katılan ... ... (...) tarafından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 03.01.2012 tarihli şikâyet dilekçesine göre; şikâyetçinin ... (...), şüphelinin ..., suçun dolandırıcılık olduğu, şikâyetçinin 11.09.2011 tarihinde kimliğini kaybettiğini, 14.09.2011 tarihinde ise yenisini çıkardığını, Bursa İcra Müdürlüğünün 2011/4624 esas numaralı dosyasında ödeme emri tebliğ edilince, bilgisi dışında araç satışının yapıldığını öğrendiğini ifade ettiği, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/633 soruşturma numaralı dosyasında şikâyetçi olarak ifadesinin alındığı,
    Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2012 tarihli ve 487-28 sayılı ayırma kararına göre; şikâyetçinin ..., şüphelinin ... olduğu, faili meçhul şüpheli hakkında dolandırıcılık suçundan yürütülen soruşturma dosyasında ... hakkında yürütülen soruşturma dosyasının ayrılmasına ve soruşturmanın 2012/548 numaralı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği,
    Bafra İlçe Nüfus Müdürlüğünün 18.12.2012 tarihli ve 642 sayılı yazına göre; kimlik paylaşım sistemi üzerinden 2011 yılında noterliklerin veraset ilamına esas olmak üzere nüfus kayıt örneklerini çıkarabildikleri, kişinin kimlik bilgilerine ve son almış olduğu nüfus cüzdanının seri numarası, kayıt numarası ve veriliş tarihine erişebildikleri, ancak kişinin fotoğrafını göremediklerinin bildirildiği,
    Samsun 3. Noterliğinin 16.07.2012 tarihli ve 527 sayılı yazına göre; Samsun 3. Noterliğince tanzim edilen 16.11.2011 tarihli ve 23092 sayılı vekâletnamede vekil edenin, Osmangazi Nüfus Müdürlüğünce verilen 14.09.2011 tarih, 28235 kayıt, U10 639781 seri numaralı nüfus cüzdanına göre Giresun ili Güce ilçesi Ergenekon Mahallesi/Köyü, 4 cilt, 16 aile sıra, 10 sıra numarasında nüfusa kayıtlı olup, baba adı Kemal, ana adı Saliha, doğum tarihi 01.09.1985, doğum yeri Giresun olan ve halen Emek Fatih ... adresinde oturduğunu söyleyen ... adlı kişiye ait olduğunun belirtildiği ve...’nin vekil olarak tayin edildiği, vekâletnamede vekil eden ...’ün fotoğrafının bulunduğu,
    Bafra Ağır Ceza Mahkemesince Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/175 soruşturma numaralı dosyasının incelenmesinde dosyada ... (...) isimli şikâyetçi ile teşhis işlemi yapılmaya çalışıldığının, katılan ...’ın işlem yapan kişinin Bursa’da oturan katılan ... ... (...) olmadığına yönelik teşhiste bulunduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ...; kendisini ... olarak tanıtan kişi ile 03.11.2011 tarihinde tanıştığını, bu şahsın yanında Murat Dağ isimli şahsın da olduğunu, birlikte Samsun’da DEKA Mimarlık adında şirketinin bulunduğunu ve işi nedeniyle arabaya ihtiyacı olduğunu söyleyince, yaptığı araştırmalar neticesinde ... isimli şahsın söylediği şirketin Samsun’da faaliyet gösterdiğini tespit ettiğinden otomobilini satmaya karar verdiğini, 5.000 TL"nin nakit olarak ödendiğini, geri kalan 34.000 TL için 03.11.2011 tanzim ve 27.11.2011 vade tarihli senedi düzenlemek suretiyle anlaştıklarını, bir gün sonrada Bafra 3. Noterliğinde aracın satışının yapıldığını, senedin vade tarihine kadar bu şahısla telefonda görüştüğünü, vadesi dolmasına rağmen senet bedeli ödenmeyince Bafra İcra Müdürlüğünün 2011/4624 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, Bursa’da oturan katılan ... ... (...)’ün icra takibine itiraz ettiğini yaptırılan yüzleştirmede katılan ... ... (...)"ün araç sattığı kişi olmadığını teşhis ettiğini, kendisini ... olarak tanıtan kişiye ulaşamadığını, Samsun 3. Noterliğince düzenlenen 16.11.2011 tarihli ... adına düzenlenen vekâletnamede fotoğrafı bulunan şahısla satış yaptığı kişinin aynı kişi olduğunu,
    Katılan ... ... (...); katılan ... ve kefil Murat Dağ isimli şahısları tanımadığını, 34.000 TL bedelli senetteki imzanın ve yazının kendisine ait olmadığını, Bafra"ya hiç gitmediğini, 11.09.2011 tarihinde Bursa"da açık öğretim sınavına girdiğinde nüfus cüzdanını kaybettiğini, bir gün sonra karakola gittiğinde muhtarlığa gitmesi gerektiğinin söylendiğini, 14.09.2011 tarihinde de yenisini çıkardığını, nüfus cüzdanını kaybettiği için hakkında dava açıldığını,
    Tanık ... Kamer; noter kâtibi olduğunu, araç satış işlemi yapmak isteyen şahıslar geldiğinde öncelikle kimlik bilgilerini kontrol ettiğini, söz konusu işlemi kendisinin gerçekleştirdiğini, aracın satıcısı olan katılan ..."un noterde sürekli işlem yaptıran biri olduğunu, alıcı ve satıcının nüfus cüzdanlarında soğuk damga olup olmadığına, kurum tarafından düzenlenip düzenlenmediğine baktığını, şüpheli bir durum olmaması üzerine işlemi yaptığını, kendisine gösterilen Samsun 3. Noterliğinin 16.11.2011 tarihli vekâletnamesinde fotoğrafı bulunan kişinin ... adına düzenlenen nüfus cüzdan fotokopilerindeki kişiye benzediğini, bu nedenle işlemi gerçekleştiren şahsın gerçek kişi olabileceğini,
    Tanık ...; katılan ...’ın oğlu olduğunu, kendisini ... olarak tanıtan kişiyi görünce tanıyabileceğini, bu şahsın ... adına düzenlenen nüfus cüzdanlarında bulunan fotoğraflardaki kişi olmadığını, ancak Samsun 3. Noterliğince düzenlenen vekâletnamede yer alan fotoğraftaki kişiye benzediğini, kendisini ... olarak tanıtan kişinin kullandığı telefon hattının senedin vade tarihine kadar açık olduğunu, sonrasında ulaşamadıklarını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... savcılık aşamasında; 16.03.2011 tarihinde Bafra 3. Noterliğinde göreve başladığını, suça konu araç satış sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olduğunu, sözleşmenin noter kâtibi olan tanık ... tarafından hazırlandığını, kendisinin de kontrol edip imzaladığını, araç satış sözleşmelerinde özellikle satıcının kimliğini kontrol ettiklerini, ... isimli şahıs alıcı olduğundan ve iş yoğunluğundan yeterince incelenmediğini,
    Kovuşturma aşamasında; araç satış sözleşmesinde satıcı olan katılan ..."ın aracın bedelini tamamen aldığını belirterek satış sözleşmesini imzaladığını, katılan ...’ın daha sonra araç bedelinin bir kısmını aldığını, geri kalan kısmı için bono düzenlendiğini iddia ettiğini, katılan ..."ın dosyaya sunduğu senedin 03.11.2011 tarihinde tanzim edilmesine rağmen satış sözleşmesinin 04.11.2011 tarihinde düzenlendiğini, katılan ...’ın mağduriyeti söz konusu ise düzenlenen satış sözleşmesinden değil taraflar arasında tanzim edilen senetten kaynaklandığını, kaldı ki bu senedin araç satış sözleşmesi üzerine düzenlendiğinin anlaşılamadığını, aracı satın almak üzere gelen kişi ile bu şahsın ibraz ettiği nüfus cüzdanındaki fotoğraftaki şahsın aynı kişi olduğunu, satış işleminden önce ilgili kişinin kimlik bilgilerini MERNİS’ten sorguladıklarında sadece nüfus kaydındaki bilgileri görebildiklerini, nüfus cüzdanındaki fotoğrafı görme imkânına sahip olmadıklarından nüfus cüzdanı ile karşılaştırma imkânının olmadığını, T.C. kimlik numarası, anne adı, baba adı, doğum tarihi gibi bilgilerin birebir uyumlu olduğu nüfus cüzdanında, soğuk mühür olduğundan ve herhangi bir silinti veya kazıntı bulunmadığından şüphelenmediklerini, eğer nüfus cüzdanındaki kişi katılan ... ... (...) değilse bunun imza ve yazı örnekleri ile ispatlanması gerektiğini, aracın kısa sürede araç satış sözleşmeleriyle satışının yapılarak devredildiğini, sadece katılan ...’ın beyanından hareketle satış yapılan kişinin katılan ... ... (...) olmadığının söylenemeyeceğini, ... isimli kişinin daha sonra başka noterliklerde de suça konu nüfus cüzdanını kullandığını, katılan ...’ın araç bedelinin hepsini peşin olarak aldığı yerine bir kısmını tahsil ettiğini belirtmesi durumunda veya rehin sözleşmesi yapılmasını talep etmesi hâlinde olayın bu şekilde gelişmeyeceğini, katılan ... ... (...)’ün aracı satın alan kişi olduğunu düşündüğünü, günlük hayatta kimliğini kaybettiğini belirten vatandaşların, yeni nüfus cüzdanı aldıktan sonra ve eski nüfus cüzdanını sonradan bulmaları hâlinde bunu sakladıklarını, eski nüfus cüzdanı ile gelen şahıslara yeni nüfus cüzdanı alındığını söylediklerinde yenisinin de kendilerine ibraz edildiğini, aracın alıcısı olan ... isimli şahsın önceki nüfus kaydı bilgilerine göre düzenlenen nüfus cüzdanını ibraz ettiğini sonradan idari tasarruf nedeniyle gerçekleşen değişiklikten dolayı yeni nüfus cüzdanında farklı düzenlemelerin yer aldığını, Samsun 3. Noterliğinin 16.11.2011 tarihli vekâletname işleminde fotoğrafı bulunan şahsın, aracı satın alan kişi ile aynı şahıs olduğunu, kendisi ve kâtibi tanık ...’nın katılan ... ... (...) ile yüzleştirilmediklerini,
    Bozma sonrasında; İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 30.01.2014 tarihli ve 9986 sayılı yazısında 06.12.2012 tarihli ve 28489 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun uyarınca yeni kurulan ilçeler nedeniyle nüfus cüzdanlarında il, ilçe, köy ve mahalle adları ile nüfus kütüklerinde yer alan il, ilçe, köy ve mahalle adlarının farklılaştığını, kişinin nüfus cüzdanında bu bilgilerde değişiklik yapıldığının tespit edilmesi hâlinde kimlik paylaşım sisteminde yer alan bilgilere göre işlem yapılması gerektiğinin belirtildiğini, nüfus cüzdanındaki seri numarası farklılığının kimliğin yenilenmesinden kaynaklandığını, ilçe adı ve cilt numarası farklılığının ise idari işlemden kaynaklandığını, olayda sahte bir kimlik kullanılmadığını, gerçek olan ancak kaybedildiği söylenen kimlik kullanıldığını,
    Savunmuştur.
    Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    1-Eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesinde;
    Ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler nazara alınarak, somut gerçeğin her türlü şüpheden uzak biçimde kesin olarak ortaya çıkarılmasıdır. Bu bağlamda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılarak maddi gerçeğe varmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle, ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
    Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
    Katılan ...’un olay tarihinden üç gün önce satın aldığı otomobili, mimarlık ofisi olduğunu söyleyen ve işi nedeniyle kullanmak istediğini belirterek kendisini ... olarak tanıtan şahsa satmak için bu şahısla birlikte Bafra 3. Noterliğine gittikleri, noter olan sanığın kâtibi tanık ... tarafından 04.11.2011 tarihli araç satış sözleşmesinin düzenlendiği, MERNİS sisteminden alınan veriler doğrultusunda düzenlenen satış sözleşmesindeki bilgilere göre nüfüs cüzdanının seri numarasının "U10 639781”, nüfusa kayıtlı olduğu yerin “Güce”, cilt numarasının “4”, verildiği yerin “Osmangazi”, veriliş numarasının “28235”, veriliş tarihinin “14.09.2011” olduğu, satış işlemi sırasında kendisini ... olarak tanıtan kişinin ibraz ettiği nüfus cüzdanının ise seri numarasının “H08 804507”, nüfusa kayıtlı olduğu yerin “Tirebolu”, cilt numarasının “27”, verildiği yerin “Bulancak”, veriliş numarasının “2857”, veriliş tarihinin “28.07.2004” olduğu, nüfus cüzdanlarındaki T.C. kimlik numarası, ad, soyad, baba adı, anne adı, doğum yeri, doğum tarihi ve diğer bilgilerin aynı olduğu, sözleşmede satıcının aracın bedelini tamamen aldığının bildirildiği, satış sözleşmesinin sanık tarafından onaylandığı,
    Katılan ...’un, 39.000 TL’ye sattığı aracın 5.000 TL’sini nakit olarak aldığını, geri kalan bedel için otomobilin satış tarihinden bir gün önce olan 03.11.2011 keşide tarihli, 34.000 TL bedelli bonoyu kendisini ... olarak tanıtan şahsın keşide ettiğini, vade tarihi olan 27.11.2011 tarihine kadar ... isimli şahısla telefonda görüştüğünü, sonrasında ulaşamayınca icra takibi başlatması üzerine Bursa’da oturan katılan ... ... (...)’ün icra takibine itirazda bulunduğunu beyan ettiği, senedin incelenmesinde bedelinin nakden alındığının belirtildiği, katılan ... ... (...) hakkında icra takibi başlatıldığını öğrenince Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak kimliğini 2011 yılında kaybettiğini, sonrasında yeni kimlik çıkardığını, katılan ...’dan araç satın almadığını söylemesi üzerine noter olan sanık hakkındaki aracın alıcısı olan ve kendisini ... olarak tanıtan şahsın ibraz ettiği nüfus cüzdanı ile MERNİS sistemindeki verilerin kullanılması üzerine araç satış sözleşmesinde yer alan nüfus bilgilerini karşılaştırmadan tanzim edilen araç satış sözleşmesini onayladığından bahisle ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda;
    Sanık savunmasında, araç satışı için gelen kişinin bu işlem sırasında ibraz edilen ... adına düzenlenen nüfus cüzdanında fotoğrafı olan kişi ile aynı şahıs olduğunu, katılan ... ... (...) ile kendisinin ve noter kâtibi tanık ...’nın yüzleştirilmediğini, ilgili kişinin kimlik bilgilerini MERNİS’ten sorguladıklarında sadece nüfus kaydındaki bilgileri gördüklerini, nüfus cüzdanındaki fotoğrafı görme imkânına sahip olmadıklarından nüfus cüzdanı ile karşılaştırma yapamadığını, kendilerine müracaat eden ... isimli şahsın katılan ... ... (...) olduğunu düşündüğünü ve önceki nüfus kaydına göre düzenlenen nüfus cüzdanını ibraz ettiğini, idari tasarruf nedeniyle nüfusa kayıtlı olduğu ilçenin ve cilt numarasının sonraki nüfus cüzdanında farklı olduğunu ileri sürmüş ise de;
    Katılan ..., kendisini ... olarak tanıtan kişinin katılan ... ... (...) olmadığını, suç tarihinden sonra aynı nüfus cüzdanının kullanıldığı Samsun 3. Noterliğince düzenlenen 16.11.2011 tarihli vekâletnamede fotoğrafı bulunan kişi olduğunu ifade etmesi, Bafra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen başka bir soruşturma dosyası kapsamında katılan ...’a yaptırılan teşhis işleminde, kendisini ... olarak tanıtan kişinin katılan ... ... (...) olmadığını teşhis etmesi, katılan ... ... (...)’ün Bursa’da oturduğunu, katılan ...’a araç satmadığını belirtmesi ve hakkında yapılan icra takibine itiraz etmesi, sanık savunmasında, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün yeni kurulan ilçeler nedeniyle nüfus bilgilerinde yer alan il, ilçe, köy ve mahalle adlarındaki farklılıklarda kimlik paylaşım sistemindeki bilgilerin esas alınmasına ilişkin yazı esas alınarak MERNİS"teki bilgiler doğrultusunda işlem yaptığını ileri sürmüş ise de, suç tarihinde savunmada belirtilen şekilde bir düzenlemenin bulunmaması ve anılan yazının tarihinin suç tarihinden üç yıl sonra olması, böyle bir düzenleme olması hâlinde dahi ilgili yazıda nüfus bilgilerinde yer alan il, ilçe, köy ve mahalle adlarındaki farklılıklarda MERNİS"teki bilgilerin esas alınmasının belirtildiği, somut olayda ise nüfus cüzdanında yer alan "nüfusa kayıtlı olduğu yer" dışında "nüfus cüzdanı seri numarası", "cilt numarası", "nüfus cüzdanının verildiği yer", "veriliş tarihi ve numarasında" da farklılıkların bulunması ve "nüfusa kayıtlı olduğu yer" dışındakilerin ilgili yazı kapsamında kalmaması, kaldı ki nüfus cüzdanlarında yer alan Güce ve Tirebolu ilçelerinin nüfus cüzdanının verildiği tarihlerde mevcut olması ile isimlerinde bir değişiklik olmaması, nüfus kaydında yer alan “nüfusa kayıtlı olduğu” yerdeki farklılığın yeni kurulan ilçeler nedeniyle değil, ...’ün nüfusa kayıtlı olduğu “Ergenekon Köyü"nün önceki nüfus cüzdanının verildiği 28.07.2004 tarihinde Tirebolu ilçesine bağlı iken 16.11.2005 tarihinde Güce ilçesine bağlanmasından kaynaklanması, 14.09.2011 tarihinde verilen nüfus cüzdanındaki bilgilerin MERNİS’te kayıtlı olması ve sanığın savcılıktaki beyanında iş yoğunluğundan dolayı nüfus cüzdanını yeterince incelemediğini beyan etmesi birlikte değerlendirildiğinde eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı sonucuna varılmalıdır.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Eksik araştırma ile hüküm kurulduğu" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    2- Sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinde;
    Türk Ceza Kanunu"nun ikinci kitabının "Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler"e yer veren dördüncü kısmının "Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı birinci bölümünde "Görevi kötüye kullanma" suçu 257. maddede ;
    “(1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (3) (Mülga: 2/7/2012-6352/105 md.)” şeklinde düzenlenmiştir.
    Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğü’ne göre ihmal; "Yapmama, savsama" anlamına gelmekte, gecikme ise; "Bir işin yapılması gereken zaman geçtikten sonra yerine getirilmesi" olarak tanımlanmaktadır.
    Maddenin, ikinci fıkrasında, kamu görevlisinin yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya kanuna göre yapılması gereken şekilde yerine getirmemesi veya vaktinde yapmayıp geciktirmesi suç sayılmıştır. Görevi kötüye kullanma suçu kasten işlenen suçlardan olup, bu suçtan söz edilebilmesi için; "Kamu görevlisinin görevini bilerek ve isteyerek ihmal etmesi veya geciktirmesi" gerekmektedir.
    Görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, tek başına norma aykırı davranış yetmemekte, fiil sebebiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması gerekmektedir.
    Norma aykırı davranışın maddede belirtilen sonuçları doğurup doğurmadığının saptanabilmesi için "Mağduriyet", "Kamunun zarara uğraması" ve "Haksız menfaat" kavramlarının açıklanması ve somut olayda bunların gerçekleşip gerçekleşmediklerinin belirlenmesi gerekmektedir.
    Mağduriyet kavramının, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararla sınırlı olmayıp bireysel hakların ihlali sonucunu doğuran her türlü davranışı ifade ettiği kabul edilmelidir. Bu husus madde gerekçesinde; "Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olunması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir." şeklinde vurgulanmış, öğretide de; mağduriyetin sadece ekonomik bakımdan ortaya çıkan zararı ifade etmeyip daha geniş bir anlama sahip olduğu, bireyin, sosyal, siyasi, medeni her türlü haklarının ihlali sonucunu doğuran hareketlerin ve herhangi bir çıkarının zedelenmesine neden olmanın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilmiştir (Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökçen-Ahmet Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitapevi, 11. Bası, Ankara, 2011, s. 911 vd.; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s. 772; Veli Özer Özbek-Mehmet Nihat Kanbur-Koray Doğan-Pınar Bacaksız-İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 2. Bası, Ankara, 2011, s. 974.).
    Kişilere haksız menfaat sağlanması, bir başkasına hukuka aykırı şekilde her türlü maddi ya da manevi yarar sağlanması anlamına gelmektedir.
    Kamunun zarara uğraması hususuna gelince; madde gerekçesinde "Ekonomik bir zarar" olduğu vurgulanan anılan kavramla ilgili olarak kanuni düzenleme içeren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi Ve Kontrol Kanunu"nun 71. maddesinde; kamu görevlilerinin kast, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanan kamu zararı, her olayda hâkim tarafından, iş, mal veya hizmetin rayiç bedelinden daha yüksek bir fiyatla alınıp alınmadığı veya aynı şekilde yaptırılıp yaptırılmadığı, somut olayın kendine özgü özellikleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Bu belirleme; uğranılan kamu zararının miktarının kesin bir biçimde saptanması anlamında olmayıp miktarı saptanamasa dahi, işin veya hizmetin niteliği nazara alınarak, rayiç bedelden daha yüksek bir bedelle alım veya yapımın gerçekleştirildiğinin anlaşılması hâlinde de kamu zararının varlığı kabul edilmelidir. Ancak bu belirleme yapılırken, norma aykırı her davranışın, kamuya duyulan güveni sarstığı, dolayısıyla, kamu zararına yol açtığı veya zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkardığı şeklindeki bir düşünceyle de hareket edilmemelidir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Katılan ...’un satın aldığı otomobili, kendisini ... olarak tanıtan kişiye satmak için anılan şahısla birlikte Bafra 3. Noterliğine gittikleri, kendisini ... olarak tanıtan şahsın araç satış sözleşmesi düzenlenmeden önce “H08 ve 804507 seri numaralı” nüfus cüzdanını ibraz ettiği, noter olan sanığın kâtibi tanık ... tarafından düzenlenen araç satış sözleşmesinde ise MERNİS sisteminden alınan veriler doğrultusunda "U10 ve 639781 seri numaralı” nüfus cüzdanına ait bilgilerin yer aldığı ve düzenlenen satış sözleşmesinin sanık tarafından onaylandığı olayda,
    Sanığın savcılıktaki beyanında iş yoğunluğundan dolayı nüfus cüzdanını yeterince incelemediğini beyan etmesi, araç satış sözleşmesinden ve bu işlem için ibraz edilen nüfus cüzdanı bilgileri ile araç satış sözleşmesinde yer alan MERNİS bilgilerinden, mevcut delillerden ve tüm dosya kapsamından noter olan sanığın katılan ...’a ait aracın satış işleminin yapılması sırasında, kendisini ... olarak tanıtan aracın alıcısı olan kişinin ibraz ettiği nüfus cüzdanındaki “nüfusa kayıtlı olduğu yer”, “cilt ve seri numarası”, "nüfus cüzdanının verildiği yer", "veriliş tarihi" ve "veriliş numarası" bilgilerinin MERNİS kaydındaki veriler doğrultusunda düzenlenen araç satış sözleşmesindeki bilgilerden farklı olmasına ve bunun ibraz edilen nüfus cüzdanı ile MERNİS’teki bilgilerin mukayese edilmesi sonucu belirlenmesinin olanaklı bulunmasına rağmen gerekli karşılaştırma yapılmadan düzenlenen satış sözleşmesini onaylayarak katılan ... ve kimliği kullanılarak hakkında icra takibi yapılan katılan ... ... (...)’ün mağduriyetine neden olmak suretiyle ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurları itibarıyla oluşması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 15.11.2016 tarihli ve 152-192 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluşmasına karşın beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.05.2020 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden oy çokluğuyla, karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi