8. Hukuk Dairesi 2012/4994 E. , 2012/4982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.11.2010 gün ve 319/534 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili; annesinden mirasen intikal ve taksim yoluyla 40 yılı aşkın vekil edeninin zilyetliğinde bulunan tahminen 2 dönümlük taşınmazın kadastro çalışmaları sonucunda 132 ada 1 parsel sayısı ile davalı Hazine adına tespit ve tapuya tescil edildiğini açıklayarak davalı üzerindeki tapu kaydının kısmen iptaliyle müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup zilyetlikle kazanılamayacağını bildirerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 132 ada 1 parselin teknik bilirkişi tarafından hazırlanan 01.04.2010 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 1235,13 m2 yüzölçümündeki kısmının davalı adına olan tapusunun iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; davacı taraf, nizalı taşınmazın kendisine, annesinden mirasen intikal ve taksim yoluyla intikal ettiğini açıklamış olup; keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar bu yerin davacıya annesinden, miras yoluyla intikal ettiğini açıklamışlardır. Ne var ki, murisinden davacıya devir şekli (taksim, bağış , satış vs.) üzerinde durulmamıştır. Açıklanan durum, dava koşulu bakımından önemlidir.
Bilindiği üzere dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan davacı tarafça ileri sürülmese dahi mahkemece; tereke adına dava açmayan ve taşınmazın annesinden taksimen kendisine kaldığını ileri süren davacıya, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, iddianın ileri sürülüş şekline göre, öncelikle dava şartı üzerinde durulması, çekişme konusu taşınmazın halen elbirliği mülkiyetinde olduğunun anlaşılması durumunda, davacı tereke adına dava açmadığından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi, taşınmazın tereke malı olmadığının saptanması halinde şimdiki gibi davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu usuli eksiklik yerine getirilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davanın esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 132 ada 1 parsel 03.09.1990 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında, 5910,68 m2 yüzölçümü ve çamlık niteliği ile tapu ve vergi kaydına rastlanılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tarım alanına dönüştürülmesi ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan çamlık arazi niteliğinde yerlerden olduğu belirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 18.maddesi gereğince Hazine adına tespit edilmiş, tutanak 23.07.1992 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
Öte yandan bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan önceki yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespit tarihi olan 1990 yılına göre 20 – 30 yıl öncesine ait (1960–1970 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerektiği uzman öğretim üyelerinin yayınlarındaki görüşleri olup, bu görüş Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarıyla da benimsenmiştir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelenirse arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi olanaklıdır.
Mahkemece, yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle kadastro tespitinin yapıldığı 03.09.1990 tarihine göre 20-30 yıl öncesine ait (1960– 1970 yılları arası) ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının merciinden getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın tespit tarihinden geriye doğru 20 yıl önce zilyet edilip edilmediğinin, niteliğinin ve kullanım süresinin, ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlenerek, bundan sonra kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeye dayanarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan eksik incelemeye dayalı hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.