14. Hukuk Dairesi 2014/4348 E. , 2014/8271 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Tavas Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/09/2013
NUMARASI : 2012/94-2013/360
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.05.2012 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 04.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu .. parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının komşu .. parsel sayılı taşınmazda drenaj yapmak suretiyle suların doğal akışını değiştirerek taşınmazına zarar verdiğini belirterek davalının elatmasının önlenmesini, taşınmazın eski hale getirilmesini ve 100TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK"nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Kendi kendine akan sulardan doğan komşuluk ilişkileri hakkında özel hüküm getirilmesi ihtiyacı duyularak, Türk Medeni Kanununa 742 ve 743. madde hükümleri konulmuştur. Bu sular yağmur, kar ve önü tutulmamış kaynak suları gibi öteden beri akan sulardır. Alttaki komşu taşınmaz maliki engeller yaparak bu suların arazisine girmesini önleyemeyeceği gibi, üstteki arazi sahibi de kendisine lazım olan sudan fazlasını kendi arazisinde tutamaz. Ancak, söz konusu kaynağın suyu o taşınmaza yetecek kadar ise, alttaki taşınmaz sahibi o kaynaktan su isteyemez. Ne var ki, kaynağın suyu öteden beri çıktığı taşınmazın sınırlarını aşıyor ve alttaki komşu taşınmaza ulaşıyorsa, üstteki taşınmaz maliki buna engel olamaz.
Bu kurallara uymayan komşu taşınmaz malikine karşı açılan elatmanın önlenmesi davalarında, davalı kendi taşınmazı içerisinde suların doğal mecrasını değiştirip, davacının taşınmazını sel suları ile karşı karşıya getirirse, henüz yağmur yağıp zarar meydana gelmese dahi davacının açtığı elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme davası kabul edilmelidir. Zira doğacak tehlike ve zarar, bir önlem alınmasına meydan bırakmayacak şekilde ani ve bir anda doğacak, telafisi zor veya imkansız zarara sebebiyet verecektir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 27.05.2013 tarihli bilirkişi raporunda taşınmazların bulunduğu alanın coğrafi yapısının engebeli olduğu kışın yağan yağmur sularının başka alternatif olmadan davacıya ait .. parselde gösterilen alandan geçmesinin doğal olduğu ayrıca davacıya ait ..parselde krokide "B" harfi ile gösterilen bataklık alanın oluş sebebinin kesin olarak tespit edilemediği belirtilmiş fakat davalının ..parsel sayılı taşınmazında yapmış olduğu drenaj çalışması ile suların doğal mecrasının bozulup bozulmadığı öteden beri suyun ne şekilde aktığı, davacı taşınmazında oluşan bataklığın sebebleri tam olarak tespit edilmemiştir.
Bu durumda mahkemece mahallinde inşaat ve jeoloji bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak davalı taşınmazında yapılan drenaj çalışması ile suyun doğal mecrası ve akış şeklinin bozulup bozulmadığı, öteden beri suların ne şekilde tarafların taşınmazlarından aktığı, davacıya ait taşınmazda oluşan bataklığın davalının yapmış olduğu drenaj çalışmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve zararın sebebleri araştırılarak oluşacak sonuç dairesinde karar verilmelidir.
Ekisik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harçın istek halinde yatırana iadesine 19.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.