5. Ceza Dairesi 2015/7860 E. , 2019/2802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Sanık hakkında faiz karşılığı ödünç para vermek suretiyle tefecilik suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; mağdurla ortak iş yapmak amacıyla para verdiğini savunarak yüklenen suçu kabul etmeyen sanığın iş ilişkisi bozulmasına rağmen iade edilmediğini iddia ettiği parayı almak istemesi nedeniyle mağdur tarafından tehdit edildiğinden bahisle şikayeti üzerine tefecilik suçuna ilişkin soruşturmaya başlandığı ve dosya kapsamındaki mevcut delillerin de mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli olmadığı hususları nazara alınarak; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından, sanığın tefecilik yapıp yapmadığı hususunda kolluk araştırması yaptırılmasından, ilgili icra dairelerinden sanığın alacaklı olduğu icra dosyalarının sorulup, var ise aslı veya onaylı suretlerinin getirtilip borçlu gözüken kişiler ile olaya dair bilgileri olduğu anlaşılan ..., ..., ... ve ... "ın tanık sıfatı ile dinlenilerek sanığın faiz karşılığı ödünç para verip vermediği ve taraflar arasında para alışverişi bulunup bulunmadığı konularında bilgi ve görgülerinin tespitinden sonra hasıl olacak sonuca göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında suçtan zarar görene yönelik değişik zamanlarda işlediği kabul edilen tefecilik eylemleri nedeniyle TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
CMK"nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için, aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de, bu fıkraya 25/07/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesi ile eklenen cümle de nazara alınıp, cezası TCK"nın 51. maddesine göre ertelenen sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemiş olması karşısında, uğranılan zarar miktarının saptanması ile tazmin imkanı tanınmasından sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel adli sicil kaydı bulunmayan, hakkında takdiri indirim hükmü uygulanan sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, daha önceden sabıkası olduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 Esas, 2007/152 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 100 gün olarak tayin edilmesi,
Kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK"nın 53/3. maddesi uyarınca 53/1-c maddesinde belirtilen kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun hiçbir şekilde uygulanamayacağı, altsoyu dışındaki kişiler yönünden ise hapis cezasının infazı tarihine kadar yoksun bırakılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 2009 yılı yerine 2006 yılı ve sonrası olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-c madde-fıkra-bendine muhalefet edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 07/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.