Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2511 Esas 2020/7797 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2511
Karar No: 2020/7797
Karar Tarihi: 26.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/2511 Esas 2020/7797 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı, borçlu ortağının borcundan dolayı Kumluca İcra Müdürlüğü'nde takip başlatıldığını ve babasından intikal edecek taşınmazların ortaklığının giderilmesi hususunda dava açmak için icra hukuk mahkemesinden yetki aldıklarını talep etmiştir. Mahkemece, davalı borçlunun payı iştirakli olduğundan davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, tarımsal arazilerde payın üçüncü şahıslara devrinin mümkün olması ve borçlu ortağın alacaklısının bu yolla borcunu ödeyebilmesi nedeniyle davanın reddi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak, İcra ve İflas Kanunu'nun 121. maddesi ve 5403 sayılı Kanun'un 8. maddesi ile 6537 sayılı Kanun'un 4. maddesi de açıklanmıştır.
14. Hukuk Dairesi         2017/2511 E.  ,  2020/7797 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi



    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 20/04/2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07/10/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak alacaklı tarafından açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalılardan ...’in davacıya olan borcundan dolayı Kumluca İcra Müdürlüğünün 2012/3460 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun babasının vefat ettiğini, borçluya murisinden intikal edecek 107 ada 51, 45 ve 50 parsel sayılı taşınmazların ortaklığının giderilmesi hususunda dava açmak için icra hukuk mahkemesinden yetki aldıklarını ileri sürerek dava konusu 107 ada 51, 45 ve 50 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, tarımsal arazilerde de payın üçüncü şahıslara devrinin mümkün hale geldiği, davacının açmış olduğu davada hukuki yararının kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir.
    İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.
    Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir.
    Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur.
    5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğe bağlı olarak, alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale gelmiştir. Bir başka ifadeyle borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı için borçlu davalının dava konusu taşınmazda “paylı” malik durumunda olması gerekmektedir. Ancak bu halde alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmaz yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı bulunmadığından davanın reddi gerekmektedir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince, somut olayda; dosya içerisindeki tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazlarda davalı borçlu ..."in müşterek mülkiyet hükümlerine tâbi payı bulunmayıp 107 ada 51, 45 ve 50 parsel sayılı taşınmazlarda borçlunun murisi ...’in paydaş olduğu görülmektedir. UYAP sisteminden yapılan incelemede, dava konusu taşınmazlarda halen davalı borçlunun müstakil payının bulunmadığı, iştirakli pay sahibi olduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davalı borçlunun payı iştirakli olduğundan davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, paylı olduğundan ve tarımsal arazilerde pay satışı mümkün hale geldiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 26.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.