16. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14305 Karar No: 2020/212 Karar Tarihi: 05.02.2020
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/14305 Esas 2020/212 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı Hazine, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık ve çetilik yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve adına tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu, taşlık olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve davacı tarafın 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmediğine yönelik davasının yersiz olduğu kabul edilmiş, ancak yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamıştır. Yargıtay bozma ilamında, kadastro tespiti ile yeniden yapılacak keşif yoluna gidilmesi gerektiği belirtilmiş ve mahkemece dava konusu taşınmazın bitişiğindeki komşu taşınmaz ile aynı görünümde olduğu anlaşılınca, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği hükmedilmiştir. Kanun maddeleri olarak ise, davacı tarafın dayandırdığı 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi ve kadastro çalışmalarında kullanılan yöntemlere ilişkin hükümler uygulanmıştır.
16. Hukuk Dairesi 2016/14305 E. , 2020/212 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "davacı vekilinin, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık ve çetirlik yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu belirtilerek, bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için kadastro tespitinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1979-1989) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından, fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise il kadastro müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendislerden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulu ile teknik yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte uygulanması" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde olduğu, taşlık olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve davacı tarafın 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmediğine yönelik davasının yersiz olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu 330 ada 6 parsel sayılı taşınmaz kadastro çalışmalarında tarla niteliğiyle davalı adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine ise, nizalı taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık ve çetilik yerlerden olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve adına tescili isteğinde bulunmuştur. Bir arazinin kullanım süresini ve niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olup, hava fotoğrafı incelemesi yapan harita mühendisi bilirkişilerce dosyaya sunulan raporda, 1975-1987-1992 tarihli hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde bitki örtüsü olmadığı belirtildiği gibi, dosya içerisinde bulunan harita mühendisi bilirkişilerin raporunun ekindeki 02.01.2016 tarihli fotoğrafa yansıyan görüntüye göre de, taşınmazın halen tarım yapılabilir özellikte olmadığı ve bitişikteki 330 ada 5 parsel sayılı taşınmaz ile aynı görünümde olduğu ifade edilmiştir. Raporda bahsi geçen dava konusu taşınmazın bitişiğindeki komşu 330 ada 5 parsel sayılı taşınmaz hakkında ise, Marmaris Kadastro Mahkemesi"nin 2013/37 Esas sayılı dava dosyasında taşınmazın Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği ve bu hükmün Yargıtayca onanarak kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, dava konusu 330 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde zilyetlik bulunduğuna ilişkin tanık ve bilirkişi sözleri ile dosya kapsamına uygun düşmeyen ziraatçi bilirkişi raporuna değer verilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.