9. Hukuk Dairesi 2014/12845 E. , 2015/26696 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, ile yıllık izin ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek, kötüniyet, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar, davalılar vekilince ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında hüküm altına alınan kıdem tazminatından, davalıların sorumluluk miktarlarına ilişkin ihtilaf vardır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, “davalılardan asıl işveren ...’ nin sorumluluğunun davacının nezdinde çalıştığı dönemle sınırlı söz konusu olabileceğinden ve dosya içeriği delillerinden, davacının ... nezdinde çalıştığı dönem tespit edilmediğinden davalı ... nin sorumluluğu yönünden bir hesaplama yapılamadığı” belirtilmiştir.
Mahkeme gerekçesinde, “Davacının kıdem tazminatından davalı ... ile ... arasında imzalanan sözleşmenin başlangıç tarihi olan 01/07/2006 tarihine kadar olan kısmından davalı ... Nin bu tarihten sonraki kısmının ise her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği” belirtilerek hüküm fıkrasında, “Net 30.762,33TL kıdem tazminatının, (01.07.2006 tarihine kadar olan kısmından davalı .... nin, bu tarihten sonraki kısmından ise her iki davlının müşterek ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) iş akdinin fesih tarihi olan 04.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece bilirkişi raporunda tespit edilemeyen davacının ... deki hizmet süresinin başlangıç tarihi tespit edilmesine rağmen, davalıların sorumluluk miktarları tespit edilmeksizin infazda tereddüte yol açacak şekilde, eksik incelemeyle karar verilmesi hatalıdır.
3- Davacı 12/3/2013 tarihli ıslah dilekçesinde, davasını ıslah ederek dava konusunu arttırmış ise de, ıslah dilekçesiyle arttırdığı miktarlar için faiz talebinde bulunmamıştır.
Mahkemece ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı halde, HMK’ nun 26.maddesi uyarınca taleple bağlı olan mahkemenin, talebi aşarak ıslah ile arttırılan miktarlara faiz yürütmesi hatalıdır.
4- Mahkemece ihbar ve kötüniyet tazminatı ile fazla mesai ve genel tatil ücreti taleplerinin reddine karar verilmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi de hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29/09/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Yerel mahkemece, ıslah ile arttırılan ancak ıslah ile arttırılan kıdem tazminatı için fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Temyiz incelemesi sonucu çoğunluk görüşü ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun da çoğunluk görüşü ile verdiği gerekçe gibi “dava konusunun ıslah sureti ile arttırılması kısmi ıslah kabul edilerek ve ek dava niteliğinde değerlendirilerek, ıslah ile arttırılan miktara ıslah dilekçesinde talep olmadığı, talep aşılarak faiz yürütülmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile yerel mahkeme kararı bu nedenle de 3. Bent kapsamında bozulmuştur.
Islah, karşı tarafın onayına ve yargıcın kararına bağlı olmaksızın bir tarafın usule ilişkin yaptığı işlemleri, gerekli giderleri vermek koşuluyla yasada belirtilen süre içerisinde yöntemine uygun biçimde tamamen veya kısmen düzeltilmesini sağlayan hukuksal bir işlemdir.
Normatif düzenleme, HMK .’un 176. maddesine göre;
“(1) Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir.
(2) Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.”
Kısmen ıslahta davada daha önce yapılmış olan belli bir usuli işlemin düzeltilmesi söz konusudur. Kısmen ıslaha uygulamada sıklıkla dava konusunun(müddeabihin) arttırılması biçiminde rastlanmaktadır. Davanın kısmen ıslahı ile davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir(düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sağlanır.
Kısmi ıslah sureti ile dava konusunun arttırılması ile kısmi dava dilekçesinde belirtilen miktarın arttırılmasına ilişkin usul işlemi düzeltilmekte ve dava tam eda davası niteliğini almaktadır. Dava dilekçesinde faiz istemi var ise ıslah ile miktar arttırıldığından ayrıca ıslah dilekçesinde faiz istenmesine gerek bulunmadığı gibi ıslah ise arttırılan isteklere temerrüt varsa temerrüt tarihinden faiz yürütülmesi gerekir. Zira kısmi ıslah da olsa ıslah bir ek dava değildir, bu dilekçe ile dava dilekçesinde kısmi olarak istenen miktar düzeltilmiştir.
Yerel mahkemenin ıslah ile arttırılan alacaklara faiz yürütmesi isabetli olduğundan, 3. Bentteki bozmada çoğunluk görüşüne açıklanan gerekçe ile katılınmamıştır. 29/09/2015