6. Ceza Dairesi 2016/3314 E. , 2019/1863 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Hükümlüler ..., ... ve ... hakkında yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükme yönelik hükümlüler savunmanının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Hükümlüler hakkındaki kesinleşmiş 13.04.2001 günlü hükmün, duruşma açılarak yapılan uyarlama yargısında, kendilerine zorunlu savunman atandığından haberi olmadığı anlaşılan hükümlüler ..., ... ve ..."a yokluklarında kurulan 21.11.2014 tarihli hükme ilişkin gerekçeli kararın ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.10.2015 günlü yazısının hükümlülere “Tarafınıza atanan müdafii Avukat ... tarafından karar temyiz edildiğinden, bu temyize onayınız olup olmadığı hususunu mahkememize bildirmeniz tebliğ olunur” şeklinde ihtaratlı olarak usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine karşın, hükümlülerin, savunmanlarının temyizine onay verdiğine ilişkin bir başvuru ve beyanları olmadığı gibi, kararı da temyiz etmediklerinin anlaşılması karşısında; savunmanın hükümlüler adına hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Hükümlüler ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TCK"nin 53.maddesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, bu hususun infazda gözetilmesi olanaklı görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, hükümlüler ... ve ... savunmanının temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün istem gibi ONANMASINA,
III-Hükümlüler ... ve ... hakkında yağma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-Hükümlüler ve arkadaşlarının maddi durumunun iyi olduğunu duydukları mağdurdan para ve senet almaya karar vererek, önceden yaptıkları plan doğrultusunda mağduru, dava dışı hükümlü ..."nin konutuna çağırarak darp edip, tehdit ederek üzerinde bulunan 10 TL para ile 120 Alman Markını ayrıca kol saati, künye ve yüzüğünü zorla alarak 6.000 Mark bedelli senet imzalattıkları, daha sonra mağduru zorla araca bindirerek açık bir araziye götürüp, burada da zorla 1 tane 50.000 Mark, 3 tane 25.000 Mark, bir tane de 44.000 Mark bedelli senet imzalattıklarının anlaşılması karşısında; hükümlülerin eyleminin bütün halinde tek bir yağma suçunu oluşturduğu ve suçun işleniş şeklinin teşdit nedeni sayılması gerektiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde iki ayrı yağma suçundan hüküm kurulması,
2-Dosya arasında bulunan 16.02.1999 tarihli tutanakta, hükümlü ..."in, yakalandığında 1 adet 50.000 Mark, 3 adet 25.000 Mark ve 1 adet 44.000 Mark bedelli senedi sakladığı yeri polis memurlarına göstererek, mağdura teslimini sağladığı dikkate alındığında; mağdurdan kısmi iadeye muvafakatı bulunup bulunmadığı sorulduktan sonra, sonucuna göre hükümlüler hakkında TCK"nin 168. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama olanağının takdiri gerektiğinin düşünülmemesi,
3-Yağma suçunun, 5237 sayılı TCK’nin 149/1. maddesinin (c) ve (d) bentlerine aykırı biçimde birden fazla kişi ile birlikte ve konutta işlenmesine karşın, aynı Yasanın 61. maddesi uyarınca, temel ceza belirlenirken, (d) bendinin değerlendirilmeye esas alınmaması ve alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini gerektiğinin düşünülmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlüler ... ve ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozmanın diğer hükümlüler ..., ... ve ..."a CMUK"un 325. maddesi uyarınca sirayet ettirilmesine, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 14.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.