8. Hukuk Dairesi 2011/7994 E. , 2012/4885 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair
Kayseri (Kapatılan) 5. Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 09.08.2011 gün ve 1383/10 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuksal nedenlerinedayanarak 142 ada 18 parsel kapsamında kalan bir kısım taşınmaza ilişkin tapu kaydının
iptaliyle, adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, davanın kabulüne 23.06.2011 tarihli krokide A harfi ile gösterilen 2.615,76 m2 yüzölçümündeki bölüme ilişkin tapu kaydının ifrazen iptaliyle davacı adına tesciline, kalan miktarın Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu 142 ada 18 parsel, ham toprak niteliğiyle, 93.796,05 m2 yüzölçüm olarak, tapu ve vergi kaydının bulunmadığı,
Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve tarım alanına dönüştürülmesi mümkün yerlerden olduğu belirtilerek kadastro yoluyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı, dilekçesinde tanık deliline dayandığına göre, kendisine tanıklarını liste halinde vermek üzere süre ve imkan tanınması, ondan sonra yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243 ve 244. (HUMK.nun 258) maddeleri hükmü uyarınca keşif yerinde hazır bulunmak üzere davetiye ile çağrılmaları, aynı Kanunun 259/2 ve 290/2. (HUMK 259) maddeleri hükümleri uyarınca taşınmaz başında yapılacak keşif yerinde dinlenilerek, taşınmazın öncesinin ne ve kime ait olduğunun, kimler tarafından ne şekilde kullanıldığının, uyuşmazlık konusu olan bu yerin halen kimler tarafından zilyet ve tasarruf edildiğinin, üstün kullanma hakkının kimde bulunduğunun, kendilerinden sorulup belirlenmesine çalışılması, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde aynı Kanunun 261/1. (HUMK 265) maddesi hükmü gözönünde tutularak çelişkinin giderilmesine çalışılması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekir. Mahkemece, sadece yerel bilirkişi sözleri ile yetinilip, uyuşmazlığın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Diğer yandan, bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için; kadastro tespit tarihinden 20-30 yıl öncesine ait (1985-1975 arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi veya fotoğrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının getirtilip, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; öncelikle çekişme konusu taşınmaz hava fotoğrafında gösterilmeli, daha sonra bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarımsal nitelikli zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara göre hazırlanan bu uzman bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilemez.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.