Ceza Genel Kurulu 2017/168 E. , 2020/207 K.
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 19. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 450-519
Sanıklar ... ve ..."ün 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na muhalefet (Avukatlık yetkilerinin başkaları tarafından kullanılması) suçundan 1136 sayılı Kanun’un 63/3, TCK’nın 61/9, 52/1-2. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 7.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına dair hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.11.2012 tarihli ve 300-974 sayılı kararların, sanıkların itirazı sonucunda Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2013 tarihli ve 2013/207 değişik iş numaralı kararı ile kaldırılması üzerine sanıkların aynı suçtan 1136 sayılı Kanun’un 63/3, TCK’nın 61/9, 52/1-2. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 7.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2013 tarihli ve 86-593 sayılı hükümlerin, sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 19. Ceza Dairesince 13.04.2016 tarih ve 16020-15115 sayı ile;
"Sanıkların, alınan savunmaları ve yaptırılan kolluk araştırmasına göre, adliye yakınında bulunan ve lokanta ve cafe olarak işlettikleri iş yerinde, kendilerine müracaat eden şahısların istek ve beyanlarını daktilo ya da bilgisayar ile yazıya geçirerek dilekçe hazırlamak şeklinde gerçekleştirdikleri somut bir fiilin iddia dahi olunmamasına ve böyle bir fiil bulunsa dahi bu şekildeki bir fiilin "yalnız avukatların yapabileceği işler" başlığı altında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 35/1. maddesinde sayılan işlerden olmadığı, sanıklarca düzenlenen evrakın adli işlere ait olsa bile aynı maddede söz edilen "adli işlere ait bütün evrakı düzenlemek" olarak kabul edilemeyeceği cihetle atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek beraat kararları verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
Kabule göre de;
1- Sanıklar hakkında temel ceza belirlenirken, 1163 sayılı Kanun"un 63/3. maddesi uyarınca hapis cezası yanında adli para cezasına da hükmedilmemesi,
2- Açılan kamu davasının niteliğine göre, suçtan doğrudan zarar görmeyen ve davaya katılma yetkisi bulunmadığı ..."nın davaya katılan olarak kabul edilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi ise 25.10.2016 tarih ve 450-519 sayı ile bozma kararına direnmiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.12.2016 tarihli ve 399517 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 19. Ceza Dairesince 15.02.2017 tarih ve 9-1248 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık ... ... hakkında aynı suçtan açılan kamu davasının ölüm sebebiyle düşürülmesine, inceleme dışı sanıklar Bilal İşleyen, Yaşar Özdemir, Murat Akkaş, Tayfun İsmail Akşahin ve Kerim Kalı hakkında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanıklar ... ve ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı 1136 sayılı Avukatlık Kanunu"nun 63. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan "Avukatlık yetkilerinin başkaları tarafından kullanılması" suçunun unsurları itibarıyla sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, ilk hükümlerde direnilmesine karar veren Yerel Mahkemenin hüküm fıkralarını yeniden kurma zorunluluğunun bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece, bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, bozulmakla ortadan kalkan önceki kararın hüküm fıkralarının tırnak işareti içerisinde direnme kararına aynen taşındığı ve bu hükümlere atıf yapılarak "...Mahkememizce verilen 19.12.2013 tarihli kararda belirtildiği gibi..." ve "...Bu şekilde önceki kararda direnilmesine..." ifadelerinin kullanılması ile yetinildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK"nın 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup aksi hâl, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı Kanun’un 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümlerde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK"nın 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararların ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan "hüküm" kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararlarının belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulduğu gerekçesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.10.2016 tarihli ve 450-519 sayılı direnme kararlarının, usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.05.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.