5. Ceza Dairesi 2018/9069 E. , 2019/2790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, bu amaçla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme
HÜKÜM : Sanıklar ..., ... ve ... (...) haklarında zimmet suçundan mahkumiyet, suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçundan beraat, sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan beraat, diğer sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2017 günlü, 2015/5-95, 2017/71 sayılı ve benzer Kararlarında da belirtildiği üzere "suçtan zarar görme" kavramının "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılması gerektiği, dolaylı veya muhtemel zararların davaya katılma hakkı vermeyeceği, bu nedenle sanıklara atılı suçlardan CMK"nın 237. maddesine göre doğrudan zarar görmeyen PTT Genel Müdürlüğünün katılma hakkı olmadığı, mahkemece verilen katılma talebinin reddine dair kararda isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca yargılama aşamasında haberdar olduğu kamu davasına usulen katılıp, katılan sıfatını almayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vekilinin 18/01/2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilen hükmü CMUK"nın 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 29/01/2016 havale tarihli dilekçeyle temyiz ettiği anlaşılmakla, temyiz hakkı bulunmayan adı geçen kurum vekillerinin temyiz taleplerinin CMUK"nın 317. maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, incelemenin sanıklar ..., ... ve ... (...) müdafilerin bu sanıklar hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ... müdafin 23/12/2015 havale tarihli dilekçesiyle temyiz isteminden feragat ettiği gözetilerek yapılan incelemede;
Suç tarihlerinde sanıklardan ..."nün Muş İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğinin Yönetim Kurulu başkanı, ... (...)"nun Yönetim Kurulu başkan yardımcısı, ..."in birlik müdürü olarak görev yaptıkları, usulsüz harcama kaydı yapılmasından kaynaklı açık miktarı olan 185.528,92 TL"yi zimmetlerine geçirdikleri iddiasıyla cezalandırılmaları talebiyle açılan kamu davasında; 15/08/2011 tarihli teftiş raporunda gelir-gider farkı olan 185.528,92 TL"nin sanıklar tarafından mal edinildiği tespitinde bulunulduğu, soruşturma evresinde aldırılan 18/06/2012 tarihli bilirkişi heyet raporunda usulsüz olarak yapılan gider kaydının 184.148,69 TL olduğu ancak söz konusu miktarın teftiş incelemesi sırasında ödenmesi nedeniyle sanıkların suç kastı ile hareket etmedikleri yönünde görüş bildirildiği, kovuşturma evresinde aldırılan 29/06/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise gelir-gider arasındaki farkın 562.882,67 TL olduğu, bu miktarın sanıkların uhdesinde kaldığı, 33.182,75 TL usulsüz harcamanın ise kayıt altına alınmış olması nedeniyle zimmet olarak değerlendirilmediği yönünde görüş bildirildiği, sanık ... (Topdemir) müdafince sunulan 12/12/2015 tarihli hukuki mütalaada 29/06/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda 360.700 TL gelirin mükerrer olarak hesaba katıldığı yönünde görüş bildirildiği nazara alındığında; mevcut raporlarda gelir-gider açığı ve usulsüz gider kaydı hususlarında farklı miktarlar üzerinden farklı değerlendirmelerde bulunulmakla çelişki oluştuğu gözetilerek, dosyanın tüm ekleriyle birlikte Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşacak üç kişilik yeni bir bilirkişi kuruluna tevdi ile sanıkların herhangi bir uyarı, ihbar, şikayet, denetim olmaksızın kendiliğinden yatırdıkları paralar yönünden eylemlerinin kullanma zimmeti suçunu oluşturacağı, bu miktarlar yönünden paraların sanıkların üzerinde kaldığı dönem içinde sağlayacakları nema miktarının esas alınması gerektiği, bunun dışında kalan ödemelerin ise TCK"nın 248. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, kayıt altına alınmış olsa dahi usulsüz nitelikteki harcamaların gider olarak gösterilmesi halinde bu giderlerin zimmet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği hususları gözetilmek suretiyle mevcut raporlar arasındaki çelişkileri gideren, herbir sanığın sorumluluğunu ayrı ayrı irdeler nitelikte ayrıntılı rapor alınması, bundan sonra hasıl olacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Sanıkların görev yaptıkları Birliğin 05/12/2006 tarihinde 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu uyarınca kurulduğu, söz konusu Kanunun 13/06/2010 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 47. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, bu Kanunun 10/6. maddesinde "Gerçek veya tüzel kişiler, hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik özel hukuk hükümlerine tabi birlikler şeklinde organizasyonlar kurabilir." hükmüne yer verildiği, Anayasa Mahkemesinin 07/11/2014 tarihinde yürürlüğe giren 20/03/2013 tarihli, 2012/76 Esas ve 2013/44 sayılı Kararı ile bu hükmün Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verildiği, bu karar sonrası 17/02/2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan ancak 10. maddesinde 07/11/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınan 6589 sayılı Kanun ile 5996 sayılı Kanuna eklenen 10/E-6 maddesinde "Yönetim kurulu üyeleri ve birlik çalışanları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunlar, suç teşkil eden fiil ve hareketleri ile birliğin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır." hükmüne yer verildiği nazara alındığında; suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanununda Birlik yöneticileri ve çalışanların cezai sorumluluklarına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği halde, 19/12/2001 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 88. maddesinde "Birlikler bu Yönetmelikte belirtilmeyen cezai hükümler ve vergi mevzuatı açısından 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa tabidir." hükmüne yer verilmiş ise de 5237 sayılı TCK"nın 2/2. maddesi hükmü karşısında, sanıkların söz konusu düzenleme atfı ile cezalandırılmalarının mümkün bulunmadığı, bu itibarla atılı zimmet suçunun unsurlarının oluşmadığı, sübutu kabul edilen birliğin mallarını idare etme yetkisinin gereği olarak tevdi edilen birliğe ait paralar üzerinde kendilerinin yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma şeklindeki eylemlerinin 5237 sayılı TCK"nın 155/2 ve 43. maddeleri kapsamında zincirleme hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması,
Yüklenen suçu zincirleme şekilde işlediği kabul edilen sanıklara verilen cezaların 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesi uyarınca artırıma tabi tutulmaması,
Adli sicil kaydına göre mükerrir olduğu anlaşılan sanık ... hakkında TCK"nın 58/6-7. madde ve fıkra hükümlerinin uygulanmaması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, sanık ... (Topdemir) müdafin bu sanık hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılması yönündeki talebinin mahallinde değerlendirilmesine, 07/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.