Yanlar arasında görülen el atmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacının mirasçıları tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen 23/12/2011 havale tarihli krokili raporda A ile işaretlenen 5.889,23m2 yüzölçümlü kesiminin O.S.B ile işaretlenen 6.979,68 m2 yüzölçümlü bölümünün G. Ç. C ile işaretlenen 37.563,57 m2 yüzölçümlü kesiminin davacının oğlu H. tarafından kullanıldığı, A."nin 1/4 payına karşılık 19.150 m2 kesimin düştüğü, ancak A."nin oğlu H."in zeminde 37.563,57 m2 kullanımının bulunduğu, 18.413, 57 metrekare fazla kullanım olduğu, davalıların davacının hakkına müdahale ettiklerinin ispatlanamadığı, davacının hak kaybı olmadığı, bir kısım davalıların da miras hisselerine dayanarak yer kullanmaları söz konusu ise de, davacının da taşınmazda yer kullandığı dikkate alındığında meni müdahale davası değil taksim davası açma hakkı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 439 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı kişiler adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, yargılama sırasında yapılan kamulaştırma üzerine 750 ve 751 parsellere ayrıldığı, 15.03.2002 tarihinde 2859 sayılı yasa uyarınca yapılan yenileme kadastrosu sırasında 750 parselin 232 ada 7 parsel numarasını aldığı ve davacılar ile dava dışı kişiler adlarına paylı mülkiyet üzere tescil edildiği, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının olmadığı, mahkemece yapılan uygulama sonucu taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen 23/12/2011 havale tarihli krokili raporda A ile işaretlenen 5.889,23m2 yüzölçümlü kesiminin davalı O.S. B ile işaretlenen 6.979,68 m2 yüzölçümlü bölümünün davalı F.Ç.in oğlu dava dışı G.Ç. C ile işaretlenen 37.563,57 m2 yüzölçümlü kesiminin davacının kardeşi H. B. (P.) tarafından kullanıldığı, davalılardan T.C.ile F. Ç."in çekişmeli taşınmazı kullanmadıkları anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Medeni Kanunun 683.maddesinde “ Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Bilindiği üzere el atma, haksız fiil niteliğinde olup TMK."nin 683.maddesine dayalı el atmanın önlenmesi istekli davaların konusunu haksız eyleme dayanan tasarrufların oluşturduğu kuşkusuzdur. Haksız eylem kim tarafından yapılmış ise davanın ona yönelik olarak açılması ve sonucundan onun sorumlu tutulması asıldır.
.Somut olayda davalılardan F.Ç. "in çekişmeli taşınmazda yer kullanmadığı, davalı T. C."ın kullandığı yerin ise çap dışında fundalıkta kaldığı belirlendiğinden anılan davalılar hakkında red kararı verilmesi doğrudur. Davacı mirasçılarının anılan kişilere yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
Ancak davalılardan O.S.nin çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi tarafından düzenlenen 23/12/2011 havale tarihli krokili raporda A ile işaretlenen 5.889,23 m2 yüzölçümlü kesimini haklı ve geçerli bir sebep olmaksızın kullandığı, kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı belirlendiğine göre Medeni Kanunun 683.maddesi uyarınca mülkiyet hakkına değer verilerek anılan kişi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı A. mirasçılarının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının O.S.yönünden (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.