5. Ceza Dairesi 2015/11700 E. , 2019/2789 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet, ikna suretiyle irtikap, icrai davranışla görevi kötüye kullanma
HÜKÜM : Sanık ... hakkında zincirleme basit zimmet ve zincirleme ikna suretiyle irtikap suçlarından, diğer sanıklar hakkında zincirleme icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanıkların görev yaptıkları Birliğin 05/12/2006 tarihinde 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu uyarınca kurulduğu, söz konusu Kanunun 13/06/2010 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 47. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, bu Kanunun 10/6. maddesinde "Gerçek veya tüzel kişiler, hayvan gen kaynaklarının korunması, ıslahı, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve pazarlama amacına yönelik özel hukuk hükümlerine tabi birlikler şeklinde organizasyonlar kurabilir." hükmüne yer verildiği, Anayasa Mahkemesinin 07/11/2014 tarihinde yürürlüğe giren 20/03/2013 tarihli, 2012/76 Esas ve 2013/44 sayılı Kararı ile bu hükmün Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verildiği, bu karar sonrası 17/02/2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan ancak 10. maddesinde 07/11/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınan 6589 sayılı Kanun ile 5996 sayılı Kanuna eklenen 10/E-6 maddesinde "Yönetim kurulu üyeleri ve birlik çalışanları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunlar, suç teşkil eden fiil ve hareketleri ile birliğin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılır." hükmüne yer verildiği nazara alındığında; suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanununda Birlik yöneticileri ve çalışanların cezai sorumluluklarına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği halde, 19/12/2001 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 88. maddesinde "Birlikler bu Yönetmelikte belirtilmeyen cezai hükümler ve vergi mevzuatı açısından 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa tabidir." hükmüne yer verilmiş ise de 5237 sayılı TCK"nın 2/2. maddesi hükmü karşısında, sanıkların söz konusu düzenleme atfı ile cezalandırılmalarının mümkün bulunmadığı, bu itibarla atılı zimmet, ikna suretiyle irtikap ve görevi kötüye kullanma suçlarının unsurları oluşmadığından Yönetim Kurulu üyesi olan sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiği, sanık ..."nın sübutu kabul edilen birliğin mallarını idare etme yetkisinin gereği olarak tevdi edilen birliğe ait paralar üzerinde kendisinin yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 155/2 ve 43. maddeleri kapsamında zincirleme hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Sanık ... hakkında ikna suretiyle irtikap suçundan kurulan hükümde TCK’nın 250/2-4, 43. maddeleri uyarınca verilen 2 yıl 8 ay hapis cezasından TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sırasında hesap hatası sonucu 2 yıl 2 ay 20 gün yerine 1 yıl 14 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilmesi,
5271 sayılı CMK"nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için, aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de, bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliği veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada maddi bir zararın bulunmasının zorunlu olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03/02/2009 tarih ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, CMK"nın 231/6-c maddesinde düzenlenen "giderilmesi gereken zarar" kavramının, somut, belirlenebilir maddi zarar olduğu, suç tarihi itibarıyla sabıkasız olan, haklarında takdiri indirim ve paraya çevirme hükümleri uygulanan sanıkların kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyecekleri hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerektiği, her ne kadar Ardahan İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğinin 21/05/2015 tarihli cevabi yazılarında suçtan kaynaklı zararın giderilmediği belirtilmiş ise de dosya arasında mevcut banka dekontu içeriğinden suçtan kaynaklı zarar miktarı olan 679,95 TL"nin 06/06/2011 tarihinde ilgili birliğin banka hesabına yatırıldığının anlaşıldığı; sanıkların, cezaların şahsiliği ilkesi uyarınca sanık ..."nın mal edindiği
miktarlardan sorumlu tutulamayacakları nazara alınmadan "...eylemleri neticesinde kişilerin mağduriyetleri oluştuğu anlaşıldığından..." şeklindeki yasal ve yeterli olmayan
gerekçe ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında CMK"nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Görevi kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinde adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin hüküm fıkrasında taksit aralığı belirtilmeyerek infazda tereddüde neden olunması,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümlerde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı iptal Kararının Resmi Gazete"nin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıklar ... ve ... müdafi ile diğer sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 07/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.