12. Ceza Dairesi 2013/14186 E. , 2014/4493 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Hüküm : Beraat
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK"nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD"ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK"nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK"nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; sanığın olay tarihinde, babası ...ile müştek..... arasında olan borç ve miktarının gerçek miktarını tespit etmek için ve konuşmaları kayda almak amacıyla müştekiyi cep telefonundan aradığı, müştekinin bilgi ve rızası dışında, bu konuşmayı adli emanette kayıtlı ses kayıt özelliğine sahip cep telefonu ile kaydettiği, daha sonra bu ses kaydı ile birlikte, müştekinin 250 TL borcu olduğu halde 4000 TL"lik icra takibi başlattığından bahisle, babası ile birlikte, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan, müşteki hakkında şikayetçi olmaları şeklinde meydana gelen olayda;
Sanığın eyleminin eyleminin TCK"nın 132/3. cümlesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebileceği, ancak, kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği gözetildiğinde, bahse konu konuşmaları içeren dökümleri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, müşteki ile babası arasındaki icra takibinde gerçek alacak miktarını iddiasını ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği anlaşılmakla,
Tebliğnamedeki, “Sanığın katıldığı aleni olmayan bir söyleyişi, diğer mağdurun rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda aldığı sabit olduğu ve uzlaşmaya tabi suç kapsamında kaldığı da gözetilmeden, yazılı şekilde beraat kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasını öneren düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, sanığa yüklenen fiilin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, mahalli Cumhuriyet Savcısının sübuta ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, TCK"nın 139/1. maddesi gereğince atılı suçun soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu ve müştekinin yargılama sırasında sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği görülmüş ise de, 5271 sayılı CMK"nın 223/9. maddesi göz önüne alınarak, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 24.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.