2. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/9751 Karar No: 2009/11589
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2008/9751 Esas 2009/11589 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2008/9751 E. , 2009/11589 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Balıkesir 2. Aile Mahkemesi TARİHİ :18.03.2008 NUMARASI :Esas no:2007/262 Karar no:2008/176
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davacı-davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde; A)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. B)Müşterek çocuk M.’ın 2007 yılı Ağustos ayından itibaren davacı-davalının yanında kaldığı anlaşılmaktadır.Bu çocuk için dava tarihinden 2007 yılı Ağustos ayına kadar davalı-davacı yararına tedbir nafakası takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. 2-Davalı-davacının temyizine gelince; Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-davalının eşine şiddet kullanmaya teşebbüs ettiği, hakaret ettiği, bir başka kadınla ilişkinin olduğu ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Davacı-davalının bu eylemlerine karşılık, davalı-davacının kocasına hakareti, münferit bir olay olup, tepki niteliğindedir.Kocanın gerçekleşen eylemleri karşısında kadın tepki boyutunda kalan eylemi nedeniyle kusurlu kabul edilemez.Davacı-davalı tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-davalının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-davacıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1/B. bentte gösterilen sebeple davacı-davalı yararına 2. bentte gösterilen sebeple davalı-davacı yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.15.06.2009 pzt.