BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1086 Esas 2020/41 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2018/1086
Karar No: 2020/41
Karar Tarihi: 13.01.2020
BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1086 Esas 2020/41 Karar Sayılı İlamı
T.C. BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1086 Esas
KARAR NO : 2020/41
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2018
KARAR TARİHİ : 13/01/2020
KARARIN YAZILMA TARİHİ: 12/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri firmanın davalıya plastik enjeksiyon kalıbı ürünlerinin satışı hususunda anlaştıkları, cari hesaptan doğan 7.086,11 Euronun ödenmediğini, davalının İrsaliyeli faturalara itiraz etmediğini, İstanbul ..... İcra Müdürlüğünün ...... E. sayılı icra dosyası ile icra takibi başlattıklarını haksız itiraz ile takibin durduğunu belirterek davalı adına kayıtlı araç ve gayrimenkuller için 3.kişilere devrini önelmek maksadıyla mahkemenin takdir edeceği teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına takibin devamına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İstanbul .... İcra Müdürlüğünün ..... esas sayılı dosyasının tetkikinde alacaklı ... tarafından borçlu ..... Yatırım Sanayi Dış Ticaret A.Ş. şirketine Yönelik 7.107,08 EUR alacağın tahsili için takip yapıldığı, borçlunun süresi içinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu davanın İİK nun 67.Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacının takip tarihi ve yasal defter kayıtlarına göre 7.086,11 EURO alacaklı olduğu, 20.97 Euro işlemiş faiz hesaplandığı ve bu tutarları isteyebileceği, davacının %2,25 oranında faiz talep edebileceği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari mal satışı nedeni ile davacının davalıdan alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine itiraz üzerine İİK'nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır.
Davalı tarafça davaya cevap verilmemiş ve herhangi bir delil de gösterilmemiştir. Davalı tarafın icra takibine itirazında sadece borçlu olmadıklarını bildirmekle yetinerek herhangi bir somut gerekçe bildirmediği görülmüştür.
Davacı tarafça sunulan tüm deliller toplanmıştır.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde teknik inceleme yapılarak bilirkişi raporu aldırılmasına karar verilmiş, davalı yanca inceleme gününde ticari defter ve belgeler sunulmamış, SMMM bilirkişisinin davacı yanın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapmış olduğu inceleme sonucunda düzenlediği bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın defterlerinin birbirini doğruladığı ve yasalara uygun şekilde tutulduğu, defter kayıtlarına göre davacı yanın davalı yandan 7.086,11 Euro alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
Rapordan sonra davacı yanca ilgili sevk irsaliyeleri sunulmuş, davalı yanın vergi dairesinden ilgili yıllara ilişkin BA formları getirtilmiş, sevk irsaliyesindeki teslim alan imzasının davalı yan uhdesinde olup olmadığı ve teslim alanın davalı çalışanı veya yetkilisi olup olmadığına ilişkin Ticaret Sicil Müdürlüğüne ve SGK ya müzekkere yazılmış, SGK tarafından verilen cevapta davalı yanın 11/06/2018 tarihinde kanun kapsamına alındığından işçi kayıtlarının bulunmadığı bildirilmiştir. Gönderilen BA formlarından ise davalının 2015, 2016 ve 2017 yıllarında davacı tarafça düzenlene faturaları vergi dairesine bildirmiş olduğu görülmektedir.
Dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu anlaşılmış olup, aynı defterlerde davalı tarafça yapılan bir kısım ödemeler de kayıtlıdır. Yine taraflar arasındaki alışveriş sonucu davacı yanca düzenlenen faturaların davalı tarafça vergi dairesine bildirildiği gelen BA kayıtlarıyla da sabittir. Dolayısıyla taraflar arasında ticari mal alışverişi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı taraf, yasal yükümlülüğü gereği tutmakla yükümlü bulunduğu ticari defterleri mahkememize ibraz etmiş, ancak davalı taraf kendi ticari defterlerinin ibrazdan kaçınmıştır. Mahkememizce bu konudaki ara kararda, defterlerin ibraz edilmemesi durumunda diğer tarafın beyanını kabul edebileceği de belirtilmiş olup bu husus davalıya yapılan tebligata da şerh düşülmüştür. Kendi yükümlülüğünü yerine getirerek ticari defterlerini usulüne uygun olarak tutup mahkememize ibraz eden davacı taraf ile kıyaslandıında, kendi ticari defterlerini ibrazdan kaçınarak davacının alacağını ispatlamasını zorlaştıran davalı tarafın hukuk düzeni tarafından korunmaması gerekmektedir. Bu konuda Yargıtay 15.HD.'nin 13/06/2017 tarih ve 2016/2310 E 2017/2537 K sayılı kararı da benzer nitelikte olup, bu kararda "Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK'nın 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK'nın 220/3. maddesi gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK'daki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır" denilmiştir.
Böylece mahkememizce yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller ve özellikle davacı tarafın ticari defter kayıtları ile gelen vergi dairesi BA kayıtları göz önünde bulundurulduğunda; davacı alacağının ispat edildiği, davalının asıl alacağa ilişkin borca itirazının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın bu kısım yönünden kabulüne, alacağın miktarı likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne, takipten önce davalı yan temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının İstanbul ...... İcra Dairesinin ..... esas sayılı yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 7.086,11 EURO asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının EURO ile açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesaplarına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
İcra inkar tazminatı talebinin kabulü ile, asıl alacağın takip tarihi TL kur karşılığı olan 33.092,13 TL nin %20 si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.010,80.-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 588,81.-TL peşin harç ile icra veznesine yatırılan 166,12.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.255,87.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı ve 588,81.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından dosyada yapılan 854,00.-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 851,48 TL'sinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmolunan alacağın hüküm tarihinde TCMB Euro satış kuru üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.816,41-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 1.316,10 TL'sinin davalıdan bakiyenin davacıdan alınarak hazineye irad KAYDINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne davalının yokluğunda karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal sürede İstinaf Başvuru hakları olduğu hatırlatılarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/01/2020
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır
