Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/10469 Esas 2013/13704 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/10469
Karar No: 2013/13704
Karar Tarihi: 30.09.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/10469 Esas 2013/13704 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Dava tarafları arasında ecri misil davası görülmüştür. Davacı taraf, taraflar arasında ortak miras bırakanı adına kayıtlı olan taşınmazların davalı tarafından kullanılması nedeniyle ecri misil istemiştir. Mahkeme, davacının talebi üzerine taşınmazların yerinde yapılan inceleme sonucunda, davacının payı oranında ecri misil isteği talebi reddedilmiştir. Ancak, davacının kanun maddeleri üzerindeki temyiz itirazları doğru bulunmuştur. Kanun maddeleri şu şekildedir:
- HUMK'nin 237. maddesi, kesin hükümden söz edilebilmesi için, yeni açılan bir davanın birinci dava ile taraflarının, dava konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerektiğini belirtmektedir.
- HMK'nin 303. maddesi de kesin hüküm ancak davanın açıldığı andaki vakıalar esas alınarak verildiğinden dava tarihindeki durumu tespit eder ve dava tarihinden sonra yeni meydana gelen vakıalara dayanılarak ikinci dava açılabilir, ancak bu davanın birinci davadaki kesin hükme aykırı sayılamayacağını ve kesin hüküm oluşturmayacağını açıklamaktadır. Mahkeme, davalı tarafın 483 parsel sayılı taşınmazı kullandığını tanık beyanları ile tespit etmiş, ancak yanılgılı değerlendirmeyle kesin hükmün varlığından söz edilerek yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiştir. Davacının temyiz itirazları doğru bulunmuş, karar bozulmuş ve kanun maddeleri yerinde açıklanmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2013/10469 E.  ,  2013/13704 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL

    Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-

    Dava ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan deliller ile dava konusu taşınmazların tarafların ortak miras bırakanı adına kayıtlı olduğu, 50 parsel sayılı taşınmazın bağ, 483 parsel sayılı taşınmazın kargir ev ve avlu diğer taşınmazların ise tarla vasfında olduğu, taraflar arasında elatmanın önlenmesi istekli olarak görülüp sonuçlandırılan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/01/2012 tarih 486-18 sayılı kararının bulunduğu, davacının payı oranında ecrimisil isteği ile eldeki davayı açtığı, mahkemece 483 parsel sayılı taşınmazlar dışında kalan taşınmazlarla ilgili olarak davalının bir kısmını kullandığı, bir kısmının boş olduğu, 483 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise aynı yer ile ilgili daha önce açılıp kesinleşen elatmanın önlenmesi davasında davalının bu yeri kullanmadığının belirlendiği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, ev ve avlusu vasfındaki 483 parsel sayılı taşınmazlar dışında kalan dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak bir kısmının boş bırakıldığı, davalının bu taşınmazlarda kullanabileceği yer olduğu tanık beyanları ile saptanmak suretiyle ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
    Davacının 483 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    1086 sayılı HUMK"un 237., 6100 sayılı HMK"nin 303. maddesinde düzenlendiği üzere kesin hükümden söz edilebilmesi için, yeni açılan bir davanın, birinci dava ile taraflarının, dava konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir.
    Oysa, elatmanın önlenmesi bir haksız eylem olduğundan devam ettiği veya yenilendiği müddetçe her zaman yeni bir davanın konusunu teşkil edebilir. Hemen belirtilmelidir ki, kesin hüküm ancak davanın açıldığı andaki vakıalar esas alınarak verildiğinden dava tarihindeki durumu tespit eder. Dava tarihinden sonraki döneme etkili olmaz. Bu nedenle dava tarihinden sonra yeni meydana gelen vakıalara dayanılarak ikinci dava açılabilir ve bu davanın, birinci davadaki kesin hükme de aykırı olduğu söylenemeyeceği gibi HMK"nin 303. maddesi anlamında bir kesin hüküm de oluşturmaz. (Prof. Dr.Hakan Pekcanıtez, Prof.Dr. Oğuz Atalay, Prof Dr. Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku 11. Baskı, ... 2011, S. 575 vd.)
    Somut olayda, davalının 483 parsel sayılı taşınmazı kullandığı tanık beyanları ile tespit edilmiştir.
    Hal böyle olunca, 483 parsel sayılı taşınmaz yönünden bir değerlendirme yapılarak, karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle kesin hükmün varlığından söz edilerek yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.