Esas No: 2021/19209
Karar No: 2022/8756
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/19209 Esas 2022/8756 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/19209 E. , 2022/8756 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Davacı.... Turizm San. ve Tic. A.Ş vekili Av. ... tarafından, davalı ... aleyhine 26/08/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/03/2021 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından, duruşmasız olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 14/06/2022 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ..... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; dava konusu şarapların bozulup bozulmadığı, bozulmuş ise zarar ve kusur durumunun belirlenmesi için mahkemece 22/11/2012 tarihli oturumda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı tarafından, verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmamış olmasına rağmen, 04/02/2013 tarihinde ücretin yatırılması üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi için Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı ve talimatın uzman bilirkişi temin edilemediği gerekçesi ile iade edildiği anlaşıldığına göre, mahkemece; verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından bilirkişi incelemesi için gerekli masraf yatırılmadığı ve dosyada mevcut deliller ile davanın ispat edilemediği şeklindeki dosya kapsam ve sürecine aykırı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, bu nedenle, davaya konu olayda zarar ve kusur durumunun belirlenmesi için gerekli araştırma yapılıp gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, dosyada mevcut deliller ile birlikte işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğine değinilerek karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, 27/10/2009 tarihinde henüz şişelenmemiş ve üretim aşamasında bulunan yaklaşık 500 ton şarap haczedilerek borçlu firma olan davacıya ait depo ve küvlerde muhafaza edilmek üzere davalıya yediemin olarak bırakıldığı, şarapların yediemine teslim edildiği ve davacı şirkete iade edildiği tarihlerde analizleri yapılmamasından dolayı tam olarak hangi tarih aralığında bozulduğuna dair kesin bir tespitin yapılmasının mümkün olmadığı, mevcut delil durumunun değerlendirilmesi sonucunda; 13/01/2021 tarihli heyet raporunda açıklandığı üzere şarabın raf ömrünün 11 ay ile 2 yıl arasında değiştiği, yaklaşık 18 ay hacizde kaldığı ve bu süreç içerisinde gerekli kontrollerin yapılmadığı, muhafaza altına alındığı depoların teknik ve hijyenik şartları taşımadığı gözetildiğinde şarabın haciz dönemi içerisinde bozulduğu kanaatine varıldığı, İİK'nun 358.maddesi uyarınca davalı yedieminin kendisine bırakılan malların bozulması sebebiyle uygun illiyet bağı bulunması halinde doğan zarardan kusuru oranında sorumlu olduğu, dava konusu üretim ve bakım evresi devam eden şarapların haczedikten sonra davacı/borçlu şirkete ait depolarda muhafaza altına alınmasına rağmen söz konusu depoların teknik ve hijyenik şartları taşımamasının malların bozulmasındaki en büyük etken olduğu, davacı/borçlu şirketin yani tacirin kendi üretimini yapıp satışa çıkardığı malları yine kendisine ait depolarda muhafaza edildiği göz önüne alınarak 6762 sayılı TTK’nun 20/2’nci (6102 sayılı TTK’nun 18/2’nci) maddesi gereğince; tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğinden bu hususun davacı/borçlu şirketin kusurundan kaynaklandığı ve yediemine yüklenemeyeceği, ayrıca raf ömrü 11 ay ile 24 ay arasında değişen malların 18 ay boyunca haciz aşamasında kaldığı dönemde basiretli davranması gereken davacı tacirin, malların bozulmasını ön görmesinin gerektiği bu nedenle İİK'nun 113. maddesi gereği satış talep ederek paraya çevrilmesi yoluna başvurabileceği halde alacaklı vergi dairesinin ihale yolu ile satışa dair kararını iptal ettirdiği göz önüne alındığında asli kusurlu olduğu, diğer yönden davalı yedieminin, yönetim kurulu başkanlığı da yaptığı göz önüne alınarak malların 18 ay boyunca haciz aşamasında kaldığı dönemde kendisinin de basiretli davranarak bozulma ihtimaline binaen satış talep etmesi gerekirken herhangi bir satış talebinde bulunmadığı, muhafaza altına alınan mallar üzerinde dikkat ve özen sorumluluğuna aykırı davranarak 18 ay boyunca hiç bir kontrol gerçekleştirmediği ve davacı/borçlu şirketin ihtarlarına rağmen malların yerini değiştirmediği bu nedenlerle zarar ile kusurlu davranışları sonucunda uygun illiyet bağının sağlandığı ve tali kusurlu olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52.maddesi gereğince davacı şirketin zararın oluşmasında ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle % 80 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak istemin kısmen kabulü ile 83.817,80 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 21,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda dökümü yazılı 4.294,60 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 14/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.