Esas No: 2021/24907
Karar No: 2022/8775
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/24907 Esas 2022/8775 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir davanın kabul edilmesine ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olmadığına karar verdi. Davanın konusu tasarrufun iptali idi. Davacı alacaklı, borçlu olan davalının malı başka davalıya devrettiğini iddia ederek, bu tasarrufun iptalini talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etti ancak Yargıtay daha sonra bu kararı bozdu. Yargıtay'a göre, bu tür davalar için İİK'nın 283/2 maddesi gereği, 3. kişi tarafından satın alınan malın gerçek değeri oranında bedele dönüşen davada, satın alan kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekiyor. Mahkeme bu prensibe uygun olmayan bir karar verdi. Ayrıca, davacının dava konusu olduğu diğer parseller hakkında yeterli açıklama yapılmamıştı. Mahkeme, bu nedenlerle davanın kabul edilmesine ilişkin hüküm bozdu. Kanun maddeleri olarak ise; dava İİK’nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılmıştı. İİK’nun 282. maddesi ise, bu tür davalarda, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olduğunu belirtmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki yapılan tasarrufun iptali davası yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile taşınmazlarını diğer davalı kardeşi ...’e 24/08/1998 tarihinde devrettiğini belirterek, davalılar arasındaki tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 09/06/2020 tarih 2019/3699 Esas 2020/3269 sayılı kararı ile mahkemenin gerekçesinde sadece davalı borçlunun borcun ödendiği iddiasına ilişkin inceleme ve değerlendirmeye yer verdiği, bunun sonucu borcun ödenmediğinin anlaşıldığının belirtildiği ancak dava dayanağı İİK’nun 277 ve devamı maddelerine ilişkin hiçbir değerlendirme ve gerekçeye yer verilmeden, davanın neden kabul edildiğine ilişkin açıklama yapılmadan karar verildiğinden, kararın bu anlamda adil yargılanma hakkı ve usul yasasına uygun bulunmadığı, kabule göre ise: tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği, somut olayda, dava konusu 10 nolu parselin 11/05/2010 tarihinde davalı ...’in borçludan aldığı hisse dahil tüm hissedarlar tarafından ...Kültür Vakfına bağışlandığı, davacı alacaklının anılan vakfı davaya dahil edip etmeyeceği veya davayı bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği belirlenmeden 10 nolu parsel ile ilgili satışın iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu, ayrıca kararın infaz kabiliyetinin de bulunmadığı, HMK’nın 297/2.fıkrası gereğince hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenin borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği halde, dava konusu 9 parsel ile 11 nolu birleştirilerek 12 nolu parsel olduğu, 12 parsel ile ilgili olarak borçlunun satılan hisse miktarına göre değerlendirme yapılması gerekirken bu hususun göz ardı edilerek yine infaz kabiliyet olmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
İİK’nun 282. maddesi hükmü gereğince bu tür davalarda, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır.
Yargılama devam ederken borçlu ... 29/03/2018 tarihinde ölmüştür. HMK'nun 50 maddesine göre davada taraf ehliyetine sahip olabilmek için, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olmak gerekir. Yine anılan yasanın 55.maddesine göre yargılama sırasında taraflardan birinin ölümü halinde mirascılar mirası kabul veya red etmiş ise bu hususta kanunda belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Gecikmesinde sakınca bulunun hallerde davayı takip için kayyım atanır. Öte yandan taraf teşekkülünün sağlanması mahkemenin resen ele alması gereken konulardandır.
Bu durumda, mahkemece ölü davalı ... mirasçılarının davaya dahili için davacıya süre verilmesi, mirasçıların mirası reddi halinde konunun miras hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile davaya devam olunması gerekirken bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile sair yönler incelenmeksizin hümkün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ya geri verilmesine 14/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.