2. Hukuk Dairesi 2008/9574 E. , 2009/11511 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı-davalı koca tarafından kusur, maddi-manevi tazminat ile nafakalar yönünden, davalı-davacı kadın tarafından da manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Toplanan delillerle birlik görevlerini yapmayan, eşine hakaret eden ve özürlü çocuğun bakımıyla ilgilenmeyen davacı-karşılık davalı koca tamamen kusurludur.
Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni sayılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle karşılık davanın boşanmaya değil, nafakaya ilişkin olmasına, davalı-davacının kabul edilen davasının da buna münhasır bulunmasına göre davalı-karşılık davacının tüm, davacı-karşılık davalının ise aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b-Davalı-karşılık davacı kadının tazminatlar için faiz isteği bulunmamaktadır. (HUMK.md.74) İstek olmadığı halde maddi ve manevi tazminat için faize hükmolunması doğru değil ise de bu yön yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükkmün 2-b bendinde gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının 5. paragraftaki "kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyerek yasal faizi" ibaresinin çıkartılmasına, hükmün bu bölümünün düzeltilmiş şekliyle, temyize konu diğer bölümlerinin ise 2/a bendinde gösterilen nedenlerle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Şengül"e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Dursun"a geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.15.06.2009 (pzt.)