4. Ceza Dairesi 2014/2530 E. , 2014/36509 K.
"İçtihat Metni"Hakaret suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 125/4, 43 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.620 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun"un 58/6 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 108/4. maddesine göre hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair, ... 7. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/09/2013 tarihli ve 2012/310 esas, 2013/617 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 07/01/2014 gün ve 3167 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 22/03/2007 tarihli ve 2006/10559 esas, 2007/4396 sayılı ilâmında da belirtildiği gibi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 58, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 106 ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sadece özgürlüğü bağlayıcı cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesinin mümkün olduğu, adlî para cezalarında benzer bir düzenlemenin bulunmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, ... 7. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/09/2013 tarihli kararı ile 2.620 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın sanık tarafından süresinde temyizi üzerine, aynı hükümde yer alan tehdit suçu yönünden dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, ancak miktar itibariyle kesin olan hakaret suçu için adli para cezasında tekerrür uygulamasının hatalı olduğu gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen mükerrirlere özgü infaz rejiminin adli para cezasında uygulanamayacağının gözetilmemesine ilişkin ise de, hükmün kanun yararına bozma konusu yapılıp yapılamayacağı öncelikli olarak ele alınacaktır.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar yahut hükümlerin, kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; ... 7. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/09/2013 tarihli kararı ile sanığa hakaret suçundan doğrudan 2.620 TL adli para cezası verildiği, sanığın yoklukta verilen bu kararı süresinde temyizi üzerine, aynı hükümde yer alan tehdit suçu yönünden dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, ancak miktar itibariyle kesin olan hakaret suçu için adli para cezasında tekerrür uygulamasının hatalı olduğu gerekçesiyle, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu görülmektedir.
Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 25.11.2005 gün ve 140/143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, gerek bir mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen ve temyiz edilebilir nitelikte olan güvenlik tedbirlerinin, kesin nitelikteki hükümlere de her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracağı, bu nedenle sanığın süresinde yaptığı temyiz isteminin her iki suç yönünden de esastan incelenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, kararda tekerrür hükümlerinin uygulanmış olması nedeniyle sanık hakkında hükmolunan adli para cezasına ilişkin hükmün temyizi kabil olduğu, sanığın da süresinde temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından, hükümdeki hukuka aykırılığın temyiz kanun yoluyla giderilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve temyiz sürecinin henüz tamamlanmaması karşısında, hükmün kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün temyiz sürecinin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.