20. Hukuk Dairesi 2016/12956 E. , 2019/4670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, Kavacık köyü 125 ada 1 parsel sayılı 9169,38 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, palamut ağaçlı tarla ve bağ niteliğinde tapu kaydı ile ... ve müşterekleri adlarına tespit edilmiştir. Davacı ... çekişmeli yerin 1/3 hissesinin kendisi, 2/3 hissesinin Hazine adına tesbit edildiğini; oysa, taşınmazda Hazinenin payı bulunmadığı iddiası ile dava açmış, Orman Yönetimi taşınmazın bir kısmının orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile harçlı katılımda bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar katılan ... Yönetiminin temyizi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 10.07.2007 gün ve 2007/7056 E. - 10098 K. sayılı kararıyla “Davacı gerçek kişi, verasette iştirak nedeniyle ... ve arkadaşları adlarına tesbit gören taşınmazda Hazine"ye de pay tespit edildiği, aslında Hazine payının bulunmadığını ileri sürerek dava açmış ise de, Hazine çekişmeli taşınmazda tespit maliki durumunda değildir. Kadastro davalarında husumetin tesbit malikleri ya da komisyonca malik kılınan kişilere yöneltilerek açılması gerekir. Husumet davanın görülebilme koşulu olup, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerekir.
Davacının bu şekilde yanlış husumet yönelterek açtığı dava kadastro tesbitinin kesinleşmesini önlemez. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26/D maddesi gereğince kadastro mahkemelerine dava açıldıktan sonra tespitten önceki sebebe dayanarak asli müdahil sıfatıyla davaya katılma olanağı var ise de, somut olayda; usulen açılmış derdest bir davanın varlığı sözkonusu olmadığından Orman Yönetiminin davasının davaya katılma olarak kabulü de olanaksızdır. Orman Yönetiminin harcını yatırarak davaya katılmak istediği tarihte kadastro tutanağı kesinleşmiştir. Kesinleşen tespitlere karşı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesi gereğince açılan davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekir.
Hal böyle olunca, davacı tarafından açılan davanın husumetten reddine, çekişmeli taşınmazın tespiti kesinleşmiş olduğundan, kesinleşen tesbit gibi işlem yapılması için tutanak aslı ve eklerinin tapu sicil müdürlüğüne, tutanağın onaylı bir örneğinin dosya içerisinde bırakılarak müdahil Orman Yönetiminin davasının görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemesince gönderilmesine karar verilmesi gerektiği “bildirilerek bozulmuştur.
Bozma kararına uyularak kadastro mahkemesince Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine, 125 ada 1 parselin tespiti kesinleşmiş olduğundan kadastro tutanak aslı ve eklerinin tapu sicil müdürlüğüne gönderilmesine; müdahil Orman Yönetiminin davasının görev nedeniyle reddine ve dosyanın görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince, çekişmeli taşınmaz kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20 Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ve 2012/6221 – 2012/14757 E-K sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Her ne kadar mahkemece çekişmeli taşınmaz kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığından davanın reddine karar verilmiş ise de, yörede orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapıldığından kesinleşmiş orman kadastrosundan sözedilemez dava, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açılmış tapu iptali ve tescili davası niteliğindedir.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde” karar verilmesi gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile İzmir ili, Karabağlar ilçesi, Kavacık köyü 125 ada l parsel sayılı 9169.38 m² yüzölçümlü taşınmazın 03.11.2014 havale tarihli rapor eki krokide (A) kısmı olarak belirtilen 3122.40 m²"lik kısmın davalıların murisi Ali oğlu Mehmet ... adına olan tapusunun iptali ile bu kısmın yeni parsel numarası ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, aynı rapor ve krokide (B) ile belirlenen 6046.97 m²"lik kısımla ilgili davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ile davalılardan Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
1- Hazinenin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; davacı gerçek kişi, verasette iştirak nedeniyle ... ve arkadaşları adlarına tesbit gören taşınmazda de pay tespit edildiği, aslında Hazine payının bulunmadığını ileri sürerek dava açmış, mahkemece ilk hükümde davanın reddine karar verilmiş, Dairenin 10.07.2007 gün ve 2007/7056E. - 10098 K. sayılı kararıyla Hazine tespit maliki olmadığından, davacının bu şekilde yanlış husumet yönelterek açtığı dava kadastro tesbitinin kesinleşmesini önlemez, somut olayda; usulen açılmış derdest bir davanın varlığı sözkonusu olmadığından Orman Yönetiminin davasının davaya katılma olarak kabulü de olanaksız, Orman Yönetiminin harcını yatırarak davaya katılmak istediği tarihte kadastro tutanağı kesinleşmiştir, kesinleşen tespitlere karşı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesi gereğince açılan davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekir, hal böyle olunca, davacı tarafından açılan davanın husumetten reddine, çekişmeli taşınmazın tespiti kesinleşmiş olduğundan, kesinleşen tesbit gibi işlem yapılması için tutanak aslı ve eklerinin tapu sicil müdürlüğüne, tutanağın onaylı bir örneğinin dosya içerisinde bırakılarak müdahil Orman Yönetiminin davasının görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli asliye hukuk mahkemesince gönderilmesine karar verilmesi gerektiği” bildirilerek bozulduğuna, eldeki temyiz incelemesine konu davanın tapu iptal ve tescil davası olduğuna, Hazine tapu maliki olmayıp, kadastro mahkemesinden görevsizlikle gelen davada davalı olarak gösterilmesi ve bu şekilde yargılamaya katılmış olmasının Hazineye davalı sıfatı kazandırmayacağına, Hazinenin davaya katılımının da bulunmadığına göre Hazinenin davada taraf olmadığı, davada taraf olmayanın da hükmü temyiz edemeyeceği usul hükümlerinden olduğundan, Hazinenin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2- Davacı ... Yönetiminin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; yapılan incelemede; yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı son oturumda oluşturulan kısa kararda “A) Davacı ... İdaresinin bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yerin orman vasfında olduğuna,
B) Bilirkişi heyet raporunda (B) harfi ile işaretli kısmın bağ olarak kullanıldığı, orman ağacı veya kök bakiyeleri olmayıp toprak yapısı, meyil durumu, bitki türleri ayrı olup 1943 yılından beri tapulu olan yer 6046,98 m² olup orman sayılmayan yerlerden olmakla davacılar adına tapuya tespit ve tesciline” dendiği halde, gerekçeli kararda “1-Davacının davasının kısmen kabulü ile; İzmir ili, Karabağlar ilçesi, Kavacık köyü 125 ada l parsel sayılı 9169.38 m² yüzölçümlü taşınmazın 03.11.2014 havale tarihli rapor eki krokide (A) kısmı olarak belirtilen 3122.40 m²"lik kısmın davalıların murisi Ali oğlu Mehmet ... adına olan tapusunun iptali ile bu kısmın yeni parsel numarası ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, aynı rapor ve krokide (B) ile belirlenen 6046.97 m²"lik kısımla ilgili davanın reddine” denmiştir. Oysa, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bozma nedeni oluşturur (İ.B.B.G.K. 10.04.1992 t, 1991/7 E. – 1992/4 K.).
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine 01/07/2019 günü oy birliği ile karar verildi.