![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2016/28448
Karar No: 2016/26027
Karar Tarihi: 28.11.2016
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/28448 Esas 2016/26027 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kendisine verilen eğitimi terk ettiğini, bu davranışının disiplinsizlik niteliğinde olup işyeri ve ahlak kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, fesih bildiriminin yazılı olarak yapılmadığı, fesih sebebinin açık ve kesin bir şekilde belirtilmediği, bu nedenle fesih işleminin geçerli sebebe dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. maddesinin birinci fıkrasına göre işveren fesih bildirimini yazılı yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa veya fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmemişse aynı Kanun"un 21. maddesi gereğince geçerli sebep gösterilmediği kabul edilir.
4857 sayılı Kanun"un “işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı” başlığını taşıyan 25. maddesinin son fıkrasına göre ise, işverenin haklı sebebe dayanarak iş sözleşmesini feshettiği durumda fesih bildiriminin yazılı yapılması koşulu aranmaz.
İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı Kanun"un 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkanı tanımaktadır.
Somut olayda, davalı tarafın cevap dilekçesinde haklı fesih sebebi ileri sürerek tanık deliline dayandığı; ancak mahkemece duruşmada tanık listesi sunulması yönünde ara karar kurulmadığı ve tanıkların dinlenmediği anlaşılmaktadır. Haklı fesih sebebinin mevcut olup olmadığının tespiti için mahkemece davalı tarafa tanık listesi sunması ve tanık delili için ikame etmesi gereken avansı yatırmak üzere usulüne uygun kesin süre verilerek sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi ve tanık anlatımları tüm delillerle birlikte değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle fesih işleminin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Ö.A.