4. Ceza Dairesi 2014/30029 E. , 2014/36443 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : . Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hakaret
SUÇ TARİHİ : 01/11/2011
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK"nın 43. maddesi gereği cezada artırım yapılırken, sonuç ceza, 1 yıl 5 ay 15 gün yerine, 1 yıl 3 ay 15 gün olarak hesaplanmış ise de aleyhe temiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından Mahmut Akgül"ün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 18/12/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı üzerindeki hakları olup, bu suçun oluşabilmesi için fiilin, gerçek bir kişinin belirtilen kişilik haklarını rencide edecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Hakaret suçu, Anayasanın 24 ila 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, mağdur yönünden ise onur,şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Somut olaya gelince; sanık, aşırı hızla araç kullanmasından dolayı kendisine ceza yazmak isteyen trafik polisi olarak görev yapan müştekilere karşı “ ben terör örgütünün a..na koyayım, polislerin hepsini öldürmüyorlar” şeklinde sözler söylemiş ise de, bu sövme ifadeleri, müştekilere yönelik olmadığından, hakaret suçunun unsurlarının oluşmaması nedeniyle hükmün bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun verdiği onama kararına katılmıyorum.