16. Hukuk Dairesi 2014/7188 E. , 2014/4767 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2011
NUMARASI : 2008/232-2011/371
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K. Köyü 1107 (135) nolu kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1107 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisinde şuyulandırmalar sonucunda K. Köyü 5524 ada 5 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; 1107 sayılı parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve Hazine adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda "davacı Hazinenin S.. B.. aleyhine açtığı davanın yasal zorunluluk nedeniyle taraf sıfatı kalmayan S.. B.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı Hazinenin diğer davalılar yönünden davasının kabulü ile Adana İli Çukurova İlçesi Kabasakal Köyü 1107 (135) kök parselde bilirkişilerin 11.11.2009 tarihli raporlarında belirtilen 1218 m2"nin imar öncesi kadastral hak durumuna dönülerek Kabasakal Köyü 1107 (135) parsel sayılı kadastro parselin ihyasına" karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı A.. B.. vekili ve dahili davalı Ç.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde tespit dışı alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiği, bilahare Seyhan Belediyesince başka birçok parselle birlikte 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulamasına tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine eldeki davada çekişmeli imar parselinin kaydının dayanaksız hale geldiğini belirterek imar öncesi duruma dönülmesini ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece, sicil kaydının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmesi sonucu kaydın dayanaksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak; ihyası talep edilen 1107 sayılı ihdas parselinin alanı 1218 metrekare olduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda dava konusu 5524 ada 5 sayılı imar parselinden krokide (A) harfi ile gösterilen 1.205,42 metrekarelik kısmın ayrılması halinde ihdas parselinin yeniden oluşturulabileceği bildirilmiş olup, yüzölçümler arasındaki farklılığın nedeni açıklanmamıştır. O halde, anılan hususun üzerinde durularak farklılığın nedeninin belirlenmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetli olmadığı gibi, kabule göre de; çekişmeli imar parselinin 1107 sayılı ihdas parseli sınırları içerisinde kalan kısmı açıkça belirtilmek suretiyle bu bölümün tapu kaydının iptali ile kadastral parselin ihyası ve ihya edilen ihdas parselinin Hazine adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, iptal ve tescil yönünde hüküm kurulmayıp infaza elverişli olmayacak biçimde ihya hükmü ile yetinilmiş olması da doğru değildir. Öte yandan; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden A.. B.. ve dahili davalı Ç.. B..na iadesine, 18.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.