16. Hukuk Dairesi 2014/7079 E. , 2014/4766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2012
NUMARASI : 2008/671-2012/134
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K. Köyü 1199 (227) nolu kök kadastro parselinin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1199 sayılı kadastral parselin kadastro sınırları içerisine Kabasakal Köyü 5623 ada 6, 7 ve 8 sayılı imar parsellerinin tescil edildiklerini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek; Kabasakal Köyü 5623 ada 6, 7 ve 8 sayılı imar parsellerinin 1199 sayılı kadastro parseline isabet eden 415 metrekarelik kısmı ile 1199 sayılı kök parselin imar planında park alanına isabet eden kısmının tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın reddine” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kök parselin ihyasına yönelik tapu iptal ve Hazine adına tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ihyası talep edilen taşınmazın tescil bildiriminde (beyannamesinde) Hazine adına sicil oluşturulması öngörüldüğü halde, Seyhan Belediyesi adına tescil edildiği ve Seyhan Belediyesi tarafından başka birçok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği ve bilahare aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan ikinci imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği, dava konusu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dahil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine, eldeki davada, çekişmeli imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanaksız hale geldiğini belirterek imar öncesi duruma dönülmesini ve ihdasen oluşan parselin Hazine adına tescilini istemiştir. Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin
bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Hemen belirtmek gerekir ki; davaya konu 1199 sayılı kök parselin Seyhan Belediyesi adına oluşan sicil kaydının TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu ve iptali gerektiği açıktır. Öte yandan; sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemlerin idari yargı yerinde iptal edilip, kararların kesinleşmesiyle imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanıksız hale geldiği ve yolsuz tescil durumuna düştükleri tartışmasızdır. Bu durumda; dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ile kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; çekişme konusu bölümün yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine dahil edilerek Seyhan Belediyesi ile ilgisinin kalmadığı, ancak anılan Belediyenin yapmış olduğu işlemlerden halefiyet ilkesi gereği Çukurova Belediyesi"nin sorumlu olduğu gözetilerek, Seyhan Belediyesi dışındaki davalılar bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.