Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/6912
Karar No: 2014/4762
Karar Tarihi: 18.04.2014

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2014/6912 Esas 2014/4762 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2014/6912 E.  ,  2014/4762 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 02/06/2011
    NUMARASI : 2009/348-2011/425

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Davacı Hazine vekili; davacı Hazinenin kayden maliki olduğu Kabasakal Köyü 705 sayılı kadastral parselin, davalı Seyhan Belediyesinin 37 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı A.. B.. tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 705 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda yol alanı ile K.Köyü 5524 ada 5; 5527 ada 2, 3 ve 4 ile 5489 ada 9 sayılı imar parsellerinin meydana getirildiğini, ancak gerek Seyhan Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede A.. B..nce yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini, kaldı ki Seyhan belediyesinin imar uygulamasının iptalinden sonra açtıkları kadastral parselin ihyası davasının da lehe sonuçlanmış olduğunu ileri sürerek; 705 sayılı parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve Hazine adına tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacı Hazinenin S.. B.. aleyhine açtığı davanın yasal zorunluluk nedeniyle taraf sıfatı kalmayan S.. B.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacı Hazine vekilinin diğer davalılar yönünden açtığı davasının kabulü ile Adana ili Çukurova ilçesi K.Köyü 705 nolu parselde bilirkişilerin 26.05.2010 tarihli ve 15.04.2010 tarihli raporlarında belirtilen 705 parselin 8700 m2 yüzölçümlü taşınmazın imar öncesi kadastral hak durumuna dönülerek K. Köyü 705 parsel sayılı kadastro parselinin ihyasına; dava terditli olarak açılmış olup tazminat talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ile davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve dahili davalı Çukurova Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 705 parsel sayılı taşınmazın davacı Hazine adına kayıtlıyken Seyhan Belediyesi tarafından başka bir çok parselle birlikte 37 nolu düzenleme bölgesinde imar uygulamasına tabi tutulduğu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine davacının açtığı dava sonucu Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.05.2005 tarih ve 2004/337 Esas, 2005/241 Karar sayılı ile ilamıyla 705 sayılı parselin ihyasıyla Hazine adına tesciline hükmedildiği ve bu kararın deracattan geçmek suretiyle 04.05.2009 tarihinde kesinleştiği; bu arada aynı bölgede davalı A.. B.. tarafından yapılan imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiği, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu yerin yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; davada tapu kayıt maliklerinin tamamının yer aldıklarından söz edilemez. Davalılardan Ş.. T..’a çıkan dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir tebligat, “tanınmadığından” bahisle iade edilmiş olmasına rağmen, adı geçen davalının adresi araştırılmadan ve usulüne uygun tebliğ yapılmadan yargılama sürdürülüp, neticeye bağlanmıştır. Bilindiği üzere, taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan davanın esasına girilerek sonuçlandırılması usulen mümkün değildir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasa"nın 27. maddesi (HUMK’nın 73. maddesi) uluslararası sözleşmeler ve Anayasa"nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Öte yandan, tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı adres araştırması ve tespitin yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 48 ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür. Öncelikle, yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması asıldır. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usulü işlemdir. Tebliğ ile ilgili, Tebligat Kanunu ve Tüzük hükümleri şeklidir. Bu nedenle, tebligata ilişkin yasal hükümlerin gözden uzak tutulmaması ve uygulanması zorunludur. Kural olarak “tebligat” tebligat yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa"nın 3. maddesiyle eklenen 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesinde “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri bilinen en son adres olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” aynı yasanın 5. maddesiyle eklenen Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesinde”gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” Muhataba tebligat yapılamamışsa, tebliğ memuru bulabileceği adresleri araştırır, bulamazsa durumu muhtara onaylatmak suretiyle saptar, tebliği çıkaran kuruluşa bildirir. İlgili kuruluş kişinin adresini resmi veya özel kurum ve dairelerden gerekli gördüklerinden araştırır. Buna rağmen, adres tespit edilemezse adres meçhul sayılarak ilanen tebligat kararı verilebilir. (Teb.K 28. md ) özetlenen ilkeler, yasal ve yargısal uygulamalarla benimsenmiş öğretide de bu yönde görüşler ifade edilmiştir. O halde, yukarıda belirtilen işlemler yapılmaksızın ve ilkeler göz ardı edilerek sonuca gidilmiş olmasının doğru olduğu kabul edilemez. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasa"nın 90/son maddesi delaletiyle AİHS’nin 6. maddesi hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda; davalı Şefika’nın eldeki davada savunma hakkını kullanamadığı ortadadır. O halde, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle davalı Ş.. T..’a dava dilekçesini içerir ve duruşma gününü bildirir tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmaksızın işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Kabule göre de; çekişmeli imar parsellerinin 705 sayılı kadastral parsel sınırları içerisinde kalan kısımları açıkça belirtilmek suretiyle bu bölümlerin tapu kayıtlarının iptaline, bu bölümler ile yol ve park alanlarında kalan kısımları da açıklanarak kadastral parselin ihyasına ve ihya edilen parselin Hazine adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, iptal ve tescil yönünde hüküm kurulmayıp infaza elverişli olmayacak biçimde ihya hükmü ile yetinilmiş olması doğru olmadığı gibi; taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 18.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi