7. Hukuk Dairesi 2021/3084 E. , 2021/2761 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.04.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 13.03.2015 tarihli 2014/43863 Esas, 2015/8164 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.07.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...ün davalıların murislerinden (...,..,....,...,..,..,...,...,..,..,...,...,...,...) 5, 198, 292, 358, 608, 900, 902, 960, 1027 ve 604 parsel sayılı taşınmazları Çubuk Noterliğinin 17.09.1953 tarih ve 963 yevmiye numaralı; 188 parsel sayılı taşınmazı da Çubuk Noterliğinin 13.12.1954 tarih ve 1684 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile satın aldığını, davalıların murislerinin sözleşmeye aykırı olarak tapu devir işlemlerini yapmadıklarını, dava konusu taşınmazların tapu devir işlemlerinin yapılmamış olmasına rağmen öncelikle müvekkillerinin murisi tarafından kullanılmaya başlandığını, daha sonrada murisin vefatının ardından davacı müvekkiller tarafından kullanılmaya devam edildiğini, dava konusu taşınmazların bir kısmının üçüncü kişilere satıldığı gibi bazılarının da çeşitli vakıflara bağışlandığını öğrendiklerini, aynen ifanın talep edilmesinin mümkün olmaması ve taşınmazlarında müvekkiller tarafından fiilen kullanılmış/kullanılıyor olması sebebiyle taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin bilirkişi marifetiyle tespiti ile tespit edilen değerin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar, zamanaşımı def’i ve yetki itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden 818 sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “Dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
Davacılar 17.09.1953 tarihli 963 yevmiye numaralı ve 13.12.1954 tarihli 1684 yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine dayanarak tazminat talebinde bulunmuş bir kısım davalılar ise süresi içerisinde zamanaşımı def’ini savunmuştur. Söz konusu satış vaadi sözleşmelerinde zilyetliğin devredildiğine ilişkin bir beyan olmadığı gibi zilyetliğin devredildiği yargılama sırasında da kanıtlanamamıştır. Sözleşmelerin düzenlendiği tarihler ile dava tarihi arasında Borçlar Kanununun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden ve davalılar süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunduklarından davanın bu gerekçeyle reddi gerekirken, mahkemece, değişik gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.