12. Ceza Dairesi 2013/6784 E. , 2014/4322 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Öldürme
Hüküm : CMK 223/2-c maddesi gereğince beraat
Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, sanık müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Mahkemece beraat eden sanık lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına karar verilirken “ beraat eden sanıkla ilgili olarak hazine aleyhine vekalet ücreti verilmesine dair yasal düzenleme bulunmadığı ve ayrıca hazinenin taraf edilmeden aleyhine karar verilmesinin de usüle aykırı olduğu” şeklindeki gerekçe Kanuna aykırı ise de, dosya içeriğinde sanık müdafinin vekaletnamesi bulunmadığı gibi baro tarafından görevlendirildiğine ilişkin herhangi bir görevlendirme yazısının da bulunmadığı görülmekle, gerekçedeki isabetsizlik sonuca etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda yüklenen suç açısından failin taksirinin bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, sanık müdafi ile katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA; 21.02.2014 tarihinde oybirliğiyle, vekalet ücreti yönünden oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy:
5271 sayılı CMK’nın tanımlar başlıklı 2. maddesinde, müdafiin ceza davasında şüpheli veya sanığın savunmasını yapan avukatı ifade ettiği belirtilmek suretiyle vekil veya müdafii kavramı yeniden tanımlanmıştır. Bu tanım uyarınca ister sanıkla avukat arasında bir vekalet ilişkisine dayalı olarak hukuki yardımda bulunulmuş olsun, ister görevlendirmeye dayalı olarak hukuki yardımda bulunulmuş olsun, her iki hukuki yardımda bulunanında ceza davasındaki sıfatının müdafii olduğu vurgulanmıştır.
Ceza davalarındaki müdafii ücreti ise, görevlendirilen müdafiler yönünden; “Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafii ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik” le düzenlenmiş, vekalet ilişkisine dayalı olarak kurulan müdafilik ilişkisinde ise ödemelerin usul ve esasları ile miktarları Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine tabi kılınmış, bu tarifenin 13. maddesinin 5. fıkrasında ise, “Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu vekalet ücretine hükmedilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümler uyarınca, vekalet ücretine hükmedilmesi için iki şartın bir arada bulunması gerekmekte olup bunlar;
1-Sanığın kendini vekille temsil ettirmesi,
2-Yargılamanın beraatle sonuçlanmasıdır.
Bu şartlar bulunduğunda, başkaca bir husus araştırılmaksızın, sanık yararına vekalet ücretine hükmedilmesi zorunlu olup, mahkemelerin bu konuda herhangi bir taktir yetkisi bulunmamaktadır.
Vekâlet sözleşmesi Avukatlık Kanunu’nun, 02.05.2001 gün ve 4667 sayılı Kanunun 76. maddesi ile değişik 163. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, anılan hüküm uyarınca, serbestçe düzenlenecek bu sözleşme yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir, yazılılık sözleşmenin geçerlilik koşulu olmayıp, ispata ilişkin bir sorundur, yasaya aykırı olmayan her türlü sözleşme geçerli olup, yazılı olmayan sözleşmeler genel hükümlere göre ispatlanabilecektir.
Sanık hakkında taksirle öldürme suçundan açılan kamu davasında, sanık kendisini vekille temsil ettirmiş, bu vekil gerek yargılama aşamasında, gerekse kanun yollarında sanığa hukuki yardımda bulunmuştur. Hükmedilecek ücret hukuki yardımın karşılığı olup, sanık ile vekil arasında yazılı bir vekâletnamenin olup olmaması ücret tayinini etkileyecek bir husus değildir.
Çoğunluk tarafından, avukatın hukuki yardımda bulunduğu ve sanık müdafii olduğu kabul edilip, temyiz başvurusu da geçerli sayıldığı halde ispata ilişkin bir husus, ücret ödenmemesine gerekçe yapılmıştır.
Açıkladığımız nedenlerle, beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği görüşüyle, çoğunluğun aksi yöndeki kanaatine katılmamaktayız.