10. Hukuk Dairesi 2016/9541 E. , 2016/14674 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait işyerinde 2012 Ağustos ile 2013 Ağustos tarihleri arasında Kuruma bildirilmeyen sigortalı eksik çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
İnceleme konusu davada mahkemece verilen, davacının talebinin reddine ilişikin karar isabetsiz bulunmuştur. Dosyada bulunan belgelerden davacının çalışma iddiasına ilişkin davalı şirketle dava dışı işverenler arasında birçok iş ortaklığı ve taşeronluk sözleşmeleri bulunduğu görülmekle öncelikle çalışmaya konu işin niteliği ile davalı işverenin diğer işverenlerle arasındaki ilişki belirlenmeli, davacının çalışmalarının geçtiği işveren doğru olarak belirlenerek davalı işveren dışında bir yerde çalıştığının belirlenmesi halinde belirlenen işverenin davaya usulüne uygun bir biçimde katılımı sağlanmalı, yapılacak inceleme sonucu davalı şirketin asıl işveren olduğunun anlaşılması halinde davacıya ait sigorta primlerinin ödenmesi hususunda alt işverenle birlikte sorumlu olduğu gözardı edilmemelidir. Bu sebeple başta davacının talep döneminde hangi sürelerle ve hangi işverenler nezdinde çalıştığı açığa
kavuşturulmalı, yapılan iş ve davacının çalışmaları bakımından şirketler arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisi araştırılmalı, talebe konu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilerek, davalı işyerinde tespiti istenen dönemde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarındaki çelişkiler giderilerek, ifadelerin değerlendirilmesinde; iş yerlerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, ayrıca davalı işyerinin faaliyet durumuyla ilgili kayıtlar celbedilerek, yapılacak araştırmayla davalı işyerinin faaliyet süreleri ve davalının hangi işyerinde ne kadar süreyle çalıştığı belirlenmeli, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının çalıştığı iddia edilen süreler tereddütsüz bir biçimde tespit edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.