Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17595
Karar No: 2016/14660
Karar Tarihi: 08.12.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/17595 Esas 2016/14660 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/17595 E.  ,  2016/14660 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, 17.04.1989-15.12.2000 tarihleri arasında aralıksız usta öğretici olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup; mahkemece, davacının 1998-2000 yılları arası çalıştığı değerlendirilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    1-“İşveren”, 5510 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinde; ...sigortalıları çalıştıran... kişiler...” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesi, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılması, bir başka anlatımla, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, husumetin kendisine yöneltilmesi zorunlu olan kişidir.
    Dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda "sıfat" olarak tanımlanmakta ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunlu bulunmaktadır. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine ait bulunmakta ve buna aktif husumet denilmektedir. Sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi de o hakka uymakla yükümlü olan kimse olup, bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hak sahibi ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun belirlenmesi, bunun neticesinde, dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler, o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse,
    mahkemece dava konusu hakkın esası hakkında inceleme yapılmaksızın davanın sıfat yokluğundan reddedilmesi gerekmektedir. Taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğinde olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 187. maddesinde (HMK. m.116) yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, taraflarca ileri sürülmese dahi, gerek, mahkemece, gerekse, Yargıtay"ca tarafların bu yönde bir savunmalarının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden nazara alınır.
    Açıklamalar ışığında eldeki dava incelendiğinde, tespiti istenen çalışmanın geçtiği işyeri olan ... Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, esas itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ve halen anılan Bakanlık bünyesinde faal olduğundan, davalı Belediye ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü yönünden husumet yokluğu nedeniyle dava reddedilmeli, Hukuk Muhakameleri Kanunu 124. maddesi gereğince husumet Milli Eğitim Bakanlığı’na yöneltilmeli ve tarafların göstereceği deliller de toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre yeni bir karar verilmelidir.
    2-Dava konusu uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Kanunu’nun 79. maddesi ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47. maddesidir. Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 47. maddesinde ek ders görevi verilmek yoluyla usta öğreticilerin görevlendirilebileceği, 21.05.1977 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Kurumlarında Sözleşmeli veya Ek Ders Görevi ile Görevlendirilecek Uzman ve Usta Öğreticiler Hakkında Yönetmelik ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu"nun 89. maddesi uyarınca yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ücretli Ders Saatlerine ilişkin 04.11.1983 tarihli Bakanlar Kurulu kararında da kadrolu bulunmayan usta öğreticilerin ders ücreti karşılığı görevlendirileceği açıkça belirtilmiştir. Ayrıca, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 63. maddesi (1475 sayılı Kanun"un 61. maddesi) gereğince 7,5 saatlik çalışma süreleri bir gün kabul edilmekte, aynı Kanun"un 13. maddesinde ise kısmi süreli ve tam süreli iş sözleşmeleri ile ilgili düzenleme yer almaktadır. Kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılması asıl olup, eldeki davada murise ait çalışmaların resmi kayıtlara intikal ettirildiği ve davacılar murisinin davalıya ait işyerinde hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının davalıya ait işyerinde geçen çalışmalarının kısmi veya tam süreli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İş görme, ücret ve bağımlılık öğelerinden oluşan hizmet sözleşmesinin türlerini belirlemede iş (çalışma) süresi önem taşır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13’ncü maddesine göre; “işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda (iş) sözleşmesi kısmi süreli iş sözleşmesi” olarak tanımlanmaktadır. İş süresi, işçinin kendisini işverenin emrine amade tutmak zorunda olduğu süre olup, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 61 ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63’üncü maddeleri uyarınca; “Genel bakımdan iş süresi haftada en çok 45 saattir.” Bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. 1475 sayılı Kanun’un 41 ve 4857 sayılı Kanun’un 46’ncı maddelerine göre; haftanın tatilden önceki altı iş gününde (tatil gününden önce 63’ncü maddeye
    göre belirlenen iş günlerinde) çalışanlara hafta tatili verilir ve bu sürede de işçi çalışmış sayılır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.02.2003 gün ve 2003/21-143 Esas, 2003/159 sayılı kararı)
    Davacının iddiaları hizmet tespiti davalarının kamu düzenine ilişkin niteliği gözetilerek kanıtlanmalı; hafta sonu ve tam gün çalışmalarının bulunması halinde işverenin resmi Kurum niteliği, ücret ödemelerinin kayıtlara dayalı olması gerektiği dikkate alınmak suretiyle bu hususun araştırılarak tespit edilebileceği değerlendirilmeli, Kurum kayıtlarının aksinin kanıtlanmasına yönelik delillerin hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı, sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik davanın özelliklerinin gerektirdiği duyarlılık uyarınca denetlenmelidir.
    O halde yanlış hasma davayı yönelterek ve bu şekilde hizmet süresi belirlenerek, yetersiz kanıt ve eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi