
Esas No: 2008/8554
Karar No: 2009/11346
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2008/8554 Esas 2009/11346 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İzmir 1. Aile Mahkemesi
TARİHİ :5.3.2008
NUMARASI :Esas no: 2007/769 Karar no: 2008/186
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacının eşine şiddet uyguladığı ve çocuğu aldırması için baskı yaptığı, davalının da kocasına ve kayınvalidesine hakaret içeren mesajlar çektiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. BoşanmaYı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166 .maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa, bu halin tesbiti dahi, tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır. (TMK. md.166/2)
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması davacının ağır kusurlu sayılmasını gerekli kılan tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalının da kusurlu davranışları gerçekleşmiştir. Davalı ve çocuklar yönünden korunmaya değer bir yarar belirlenememiş, dosya içindeki bilgi ve belgelerle davalının boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi uyarınca boşanmaya karar vermek gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA,temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.06.2009 (Prş.)