1. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/8602 Karar No: 2013/13504
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/8602 Esas 2013/13504 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, bir taşınmazın el atmanın önlenmesi ve yıkımı isteğine ilişkindi. Davacı, taşınmazların davalı tarafından haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek davayı açmıştı. Davalı ise taşınmazları babasının diğer paydaş mirasçısından haricen satın aldığını savunarak haksız kullanım iddialarını reddetmişti. Mahkeme, davayı reddetmişti. Ancak Yargıtay, davacının mülkiyet hakkına değer verilerek davalının elatmasının önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı bozdu. Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesi, bir mal sahibinin mal üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, maddenin son paragrafı, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı istihkak davası açılabileceği gibi her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceğini vurgulamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 693/3 maddesi paydaşların ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabileceğini belirtirken, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davaların tüm paydaşlar tarafından birlikte açılması yasal bir zorunluluk değildir.
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2717 ve 2718 parsel sayılı taşınmazlarda davacı ve dava dışı T... R... E... mirasçılarının kayden paydaş olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmazların davalı tarafından haksız olarak kullanıldığını ve kendisine kullandırılmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmış; davalı ise harici satış senedini dosyaya ibraz ederek çekişmeye konu taşınmazları babasının diğer paydaş mirasçısından haricen satın aldığını, taşınmazlarda hak sahibi olduğunu savunmuştur. Hemen belirtilmelidir ki, tapulu taşınmazların mülkiyetinin naklinin Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddeleri gereği resmi şekle bağlı olduğu tartışmasızdır. Anılan hükümler karşısında harici satışa değer verme olanağı yoktur. Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 683. maddesi “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. M..., malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” hükmünü getirmiştir. Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 693/3 maddesi de, “paydaşlardan her biri, bölünemeyen ortak menfaatlerin korunmasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir “ hükmünü içermekte olup, elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davaların tüm paydaşlar tarafından birlikte açılmasını gerektirir yasal bir zorunluluk bulunmamaktadır. Somut olayda,davalının yargılama aşamasındaki beyanlarından taşınmazların tamamını kullandığı anlaşılmaktadır. Davalının, babasının diğer paydaş mirasçılarından taşınmazları haricen satın aldığına ilişkin savunması kendi akidi ile ilgili olup, çap maliki davacıya karşı ileri süremeyeceğine göre, bundan kaynaklanan kişisel bir hakkı varsa bu isteğini ayrı bir dava ile bayiine yöneltmesi gerekeceğinde kuşku yoktur. O halde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan davacının mülkiyet hakkına değer verilerek davalının mutlak olarak elatmasının önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.